Vahşi yaşam koridoru, habitat koridoru veya yeşil koridor, insan aktiviteleri ya da yapıları (Örn. Yollar, şehir gelişimi veya ağaç kesme...) tarafından ayrı bırakılmış vahşi yaşam popülasyonlarını birleştiren habitat alanıdır. Bu, izole popülasyonlarda sıklıkla ortaya çıkan aynı soydan üremenin negatif etkilerini ve genetik çeşitliliğin azalmasını önleyebilecek şekilde popülasyonlar arasında birey değişimine olanak tanır. Koridorlar ayrıca yangınlar veya hastalıklar gibi tesadüfi olaylar yüzünden azalmış veya yok olmaya yüz tutmuş popülasyonların yeniden kurulmasında hızlandırıcı etkiye sahiptir.
Bu uygulama, hayvanların doğal habitatlarını ve yaşamak için gereksinim duydukları tüm kaynakları kullanmak için bölgeler arasında hareket etme yeteneklerini kaybetmelerine neden olur şekilde habitat alanlarını ayırabilen şehirleşmenin yaşandığı yerlerde ortaya çıkan habitat parçalanmasının en kötü etkilerinden bazılarını potansiyel olarak azaltabilir. İnsani gelişim nedeniyle oluşan habitat parçalanması, biyoçeşitlilik açısından giderek artan bir tehdittir ve habitat koridorları olası bir hafifletici etmendir.
Amaç
Habitat koridorları oluşturmanın temel amacı, biyoçeşitliliği arttırmaktır. Topraklar insan müdahaleleri yüzünden parçalandığında, popülasyon sayıları dengesizleşir ve birçok hayvan ve bitki türü tehlike altına girer. Parçaları yeniden birleştirerek, popülasyon dalgalanmaları önemli ölçüde azaltılabilir. Koridorlar, bir popülasyonun istikrarlı hâle gelmesine üç etmen üzerinden katkıda bulunabilir:
• Kolonizasyon: Hayvanlar, bulundukları habitatlarda yiyecek kaynakları ya da diğer doğal kaynaklar tükendiğinde, yeni alanlara gitme ve oraları yurt edinme yeteneklerine sahiptir.
• Göç: Mevsimsel olarak yer değiştiren türler, insani gelişim engelleri yollarında çıkmadığında, çok daha güvenli ve etkili şekilde hareket edebilir.
• Soylar arası üreme: Hayvanlar, komşu bölgelerde yeni eşler bulabilir; böylelikle genetik çeşitlilik artar ve bunun da genel popülasyon üzerinde pozitif etkileri ortaya çıkar.
Koridorların biyoçeşitliliği arttıracakları tahminine dayanarak oluşturulmuş olmalarına rağmen, kesin bir sonuca ulaşmak için yeterli araştırmalar yapılmamıştır. Koridor fikri, ampirik bulgulardan ziyade ön sezi üzerine kurulmuştur (Tewksbury ve diğerleri 2002). Ele alınması gereken bir başka konu da koridorların hangi türler için uygun olduğudur. Bazı türler, diğer türlerine göre koridorlara daha olumlu tepki vermiştir.
Bir habitat koridoru, doğal alan yıkımının yerli türler üzerinde büyük etkiler gösterdiği yerlerde olası bir çözüm olarak ele alınabilir. Yol, bina ve tarla gibi oluşumlar, zarar gören bölgedeki bitkilerin ve hayvanların sıkıntı yaşamasına neden olabilir. Dahası, seller ve önlenemeyen yangınlar gibi doğal afetler, hayvanları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakabilmektedir. Eğer habitat daha güvenli başka bir habitatla bağlantılı değilse, ölümler kaçınılmaz olacaktır. Doğal habitattan geriye kalanlar artık parçalardır; bu parçaların birbirleriyle bağlantılı hâle getirilmeleri gerekir çünkü göçler azaldığında, yok olmalar artar (Fleury 1997).
Koridorlar -ister su, ister kara olsun- iki ayrı alan arasına inşa edilebilir. Su koridorları, nehir kıyısı şeritleri olarak adlandırılır ve çoğunlukla bir akarsu biçimi hâline gelirler. Kara koridorları ise büyük ormanlık alanları birleştiren ağaçlıklı şeritler şeklinde ortaya çıkar ancak bunlar ayrıca bir yürüme yolu boyunca uzanan bir sıra çalı gibi basit şekillerde de olabilir (Fleury 1997). Bu gibi alanlar, özellikle kuşlar gibi küçük hayvanların yuvalamak için güvenli bir habitat buluncaya dek ağaçtan ağaca hareket etmelerine olanak sağlar. Küçük koridorlar sadece hayvanların hareketlerine yardımcı olmaz, ayrıca zaman zaman toplumun kabul etmesini ve desteklemesini cesaretlendirebilecek şekilde estetik açıdan memnuniyet vericidir.
Kullanıcılar
Koridoru geçiş için kullananlar, kısa süreler için koridorda bulunur. Bu hayvanlar koridorları mevsimlik göç, yavruların çevreye dağılması veya geniş kara parçaları arasında hareket etme gibi olaylar için kullanır. Bu hayvanlar arasında çoğunlukla büyük otçullar, orta büyüklükte ve büyük etçiller ve göçebe türler yer alır (Beier & Loe 1992). Bir yaygın yanlış kanı, koridorun sadece geçiş yapılmasına olanak sağlayacak genişlikte olması gerektiğidir. Koridorun güvenli geçiş için yeterli genişlikte olması gerektiği gibi, ayrıca tüm hayatlarını orada geçirmeyecek olsalar bile koridoru kullanacak hayvanları cesaretlendirecek yapıda olması da gerekir.
Koridorda yaşayanlar ise burada birkaç günden birkaç yıla kadar görülebilir. Bitkiler, sürüngenler, amfibiler, kuşlar, böcekler ve küçük memeliler gibi canlılar, doğrusal habitatlarda tüm yaşamlarını geçirebilir. Bu durumda çimlenme için gübre, kazıya uygun alanlar ve birden fazla erişkin birey gibi bir türün yaşaması ve üremesi için gereken her şeyin koridorda var olması şarttır (Beier ve Loe 1992).
Koridor tipleri
Habitat koridorları, genişliklerine göre sınıflandırılabilir. Genel anlamda koridor genişledikçe, koridoru kullanan tür sayısında artış olacaktır. Ancak genişlik uzunluk oranının yanı sıra tasarım ve kalite de mükemmel bir koridor yaratmada önemli rol oynar (Fleury 1997). Eğer koridor düzgün şekilde inşa edilirse, toprak örtüsü zararlı otlar, avcılar ve kimyasallar gibi kıyı etkilerinden daha az zarar görecektir. Aşağıdaki genişliklerine göre üç koridor tipi yer almaktadır:
• Bölgesel (Genişliği 500 metreden büyük): Göç yolları gibi büyük ekolojik parçaları bağlar.
• Alt bölgesel (Genişliği 300 metreden büyük): Sırt çizgileri ve vadi tabanları gibi bitkili büyük toprak hatlarını bağlar.
• Dar (Genişliği 50 metreden küçük): Akarsu yatağı, sulak alan, sırt çizgileri vs. gibi artık arazi parçalarını bağlar.
Habitat koridorları, sürekliliklerine göre de sınıflandırılabilir. Sürekli koridorlar ayrılma olmadan devam ederlerken, atlamalı koridorlar uygun habitat üzerindeki küçük parçalardır. Atlamalı koridorlar bir sıra şeklinde düzenlendiklerinde, tıpkı sürekli koridorlarda olduğu üzere iki alanı bağlayan bir kara şeridi biçimini alır. Her iki tip de korunaklı çekirdek alanlar arasında bağlantı sağlar ve göç etmeleri açısından türleri teşvik eder veya buna olanak tanır.
Son olarak, koridorlar alt geçit veya üst geçit biçimlerinde de olabilir; bu şekilde hem hayvanlar hem insanlar için çok güvenlikli bir yapı oluştururlar. Birçok işlek kara yolu, yerli türlerin yaşadığı doğal habitatlardan geçer. Geyik gibi büyük hayvanlar, trafikte karşıdan karşıya geçerken çarpılma tehlikesi oluşturur. Bir üst geçit veya alt geçit, işlek yollarda hayvanların hareketlerine olanak sağlamak açısından bir köprü görevi görür. Gözlemlemeler göstermiştir ki alt geçitler üst geçitlere göre esasen daha başarılıdır çünkü birçok defa hayvanlar trafiğin önünde köprü üzerinden geçmede çok utangaç davranmakta ve daha gizli kalmayı tercih etmektedir (Dole ve diğerleri 2003).
Maliyet
Planlama ve uygulama açılarından koridorlar yüksek maliyetli olabilir. Örneğin Daniel Simberloff’a göre: “Akarsu kıyısı koridorunun devamlılığını sağlayacak bir köprü, koridoru bölecek yol şeklindeki bir şeride göre 13 kat daha maliyetlidir.”. Simberloff ayrıca tükenme tehlikesi altındaki türler için bir koridorun bakımının bir refüjünkine göre çok daha fazla olduğunu belirtmektedir. Hayvanları refüjler arasında hareket ettirmek; arazi satın almak, bir koridor inşa etmek ve bunun bakımını yapmaktan çok daha kolay olacaktır. Ancak amaç, birkaç büyük türü korumaktan ziyade tüm bitki ve hayvan türlerini dâhil edecek şekilde biyoçeşitliliği sürdürmekse, habitat koridorları tek seçenek olarak öne çıkar. Her ne olursa olsun koridorları kurmak yüksek maliyetli olacaktır ama bu, çok büyük farklılıklar gösterebilecek şekilde tipine, yerine ve büyüklüğüne bağlı olur. Etkililik üzerine alan verileri olmaksızın, birçok kurum koridor oluşturma fikrine sıcak bakmamaktadır.
Kullanımı görüntüleme
Araştırmacılar için, zararlı etkilerin olup olmadığını görmek üzere koridorun kuruluşundan sonra hayvanlarda popülasyon değişimlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Araştırmacılar, koridorun ne kadar kullanıldığını gözlemlemek için hem etiketleme-tekrar yakalama tekniklerine hem de genetik akışı değerlendirme uygulamalarına başvurabilmektedir. Hayvanları etkiletlemek ve yeniden yakalamak, bireysel hareketleri tespit etmede çok yararlıdır (Mech ve Hallet 2001). Hayvanları etiketleyip gözlemlemede tek sorun, göç eden bireylerin bağlantılı alanlardaki diğer popülasyonlarla başarılı şekilde üreme fırsatı yakalayıp yakalayamadıklarının bilinememesidir. Diğer yandan genetik uygulamaları, göç ve çiftleşme üzerine değerlendirme yapmada çok daha etkili olabilmektedir.
Koridor oluşturmada en önemli amaçlardan biri, belli hayvan türleri için göçü arttırmaktır. Araştırmacılar, popülasyonun gen akışına bakarak, koridorların genetik sonuçlarını anlayabilmektedirler (Mech ve Hallet 2001). Tüm popülasyonun göç biçim düzeni, birkaç bireyin hareketlerinden çok daha fazla önem arz etmektedir. Araştırmacılar, bu tekniklere dayanarak, habitat koridorlarının biyoçeşitliliği arttırıp arttırmadığını daha iyi anlayacaklardır.
Stephen Mech ve James Hallett, genetik tekniklerinin daha yararlı olduğuna dair ek neden öne sürmektedir: “Zaman içinde birkaç neslin parçalanmasının etkilerini açığa çıkaran ve mevcut popülasyona etiketleme-yeniden yakalama çalışmaları kadar müdahale etmeyen ortalama göç oranlarını ölçüyoruz.”. Örneğin, popülasyon epey küçük olduğunda, etiketleme-yeniden yakalama uygulaması neredeyse imkânsız hâle gelmektedir. Açıkçası türler üzerinde yapılan genetik analizler, hayvanların hareket etmek ve üremek için koridorları kullanıp kullanmadıklarını anlamada ideal yoldur.
Tasarım
Yeni yapılan araştırmaya göre, vahşi yaşam koridorlarının simetrik biçimden ziyade belli oranda rastgele veya asimetrik olarak yapılmaları idealdir. Araştırma, Kaliforniya Üniversitesi tarafından yürütülmüştür.
Vahşi yaşam koridorları, kenar etkilerine karşı daha yatkındır; habitat parçasının kenarları boyunca habitat kalitesi, çekirdek habitat alanınkine göre çoğunlukla daha düşüktür. Vahşi yaşam koridorları, belirli boyutlardaki aralıklara gereksinim duyan büyük türler için önemlidir ancak hem hayvanlar ve bitkiler hem de kurtarma etkisi sağlayacak ekolojik bağlayıcılar için bağlantı koridorları olması açısından da hayati önem taşırlar.
Örnekler
Hem hayvanların hem insanların güvenlikleri, koridor yaratma üzerinden sağlanabilir. Örneğin geyikler, otlayabilecekleri diğer bir araziye gitmek için yolları geçer. Bir araba ile karşı karşıya geldiklerinde, donup kalırlar; bu durum hem geyiklerin hem insanların yaşamını tehlikeye atar. Kanada Alberta’da hayvanları işlek kara yolundan uzakta tutmak için bir üst geçit inşa edilmiştir; bu alan, ulusal parkın bir parçasıdır ve bu yüzden alanda birçok farklı canlı bulunmaktadır. Köprünün üst kısmı, alandaki doğal çim ile kapatılmıştır, böylelikle uyum yakalanmıştır ve hayvanlar farkı anlamayacaktır. Ayrıca hayvanları doğru yönlendirmede yardımcı olması açısından üst geçidin her iki tarafına da kapılar yerleştirilmiştir (Semrad 2007).
Güney Kaliforniya’da 15 alt geçit ve su kanalı, kaç adet hayvanın bunları koridor olarak kullandığını anlamak için gözlemlenmiştir. Bu gözlemlemeler sonucunda, hayvanlar için özel olarak yapılmamış olsalar bile koridorların etçiller, katır geyiği, küçük memeliler ve sürüngenler gibi geniş aralıktaki türler üzerinde özellikle etkili oldukları kanıtlanmıştır. Araştırmacılar ayrıca çevreleyen habitat, alt geçit boyutları ve insan aktiviteleri gibi faktörlerin koridorların ne kadar kullanıldığında rol oynadıklarını öğrenmişlerdir. Bu deneyden daha çok başarılı bir habitat koridorunun nasıl oluşturulacağına dair çıkarımlar yapılmıştır (Dole ve diğerleri 2003).
Güney Karolina’da beş artık arazi parçası görüntülenmiştir; bu parçaların biri merkezdedir ve diğerleri onun etrafındadır. Sonrasında, bir dış parça ile merkez parça arasında bir koridor kurulmuştur. Merkez habitatta bulunan kelebekler, bağlantılı parçaya bağlantılı olmayanlara göre iki ila dört kat daha fazla hareket etmiştir. Ayrıca, merkez parçadaki erkek çoban püskülü bitkileri ve bağlantılı parçadaki dişi çoban püskülü bitkileri, bağlantılı olmayan parçadakilerle kıyaslandığında tohum üretiminde %70’lik bir artış göstermiştir. Yine de merkez parçaya en önemli dağıtım, kuş dışkıları aracılığıyla gerçekleşmiştir. Koridorla bağlantılı parçada çok sayıda bitki tohumu kuş dışkıları aracılığıyla dağılmıştır.
Ayrıca tarla faresi popülasyonları için de geçiş ve soylar arası üreme oranları üzerine pozitif etkiler de söz konusudur. Koridoru olmayan çekirdek habitatlarında kapalı kalmış tarla farelerinden oluşan kontrol popülasyonu, kendi çekirdek habitatlarından geçitlerle diğer bölgelere hareket edebilen bir deney popülasyonu ile karşılaştırılmıştır. Dişiler genellikle esas popülasyonları içerisinde kalmış ve çiftleşmiş ancak erkeklerin koridorlar üzerinden geçiş yapma oranları çok yüksek olmuştur. Araştırmacılar, dişilerin neden çok fazla hareket etmedikleri hususunda emin değildirler ama koridorun en azından bazı türlerde üremek amacıyla geçiş yapmak için ne kadar etkili şekilde kullanıldığı aşikârdır (Aars 1999).
2001’de Alberta’daki Jasper Ulusal Parkı’nda yer alan bir golf sahası üzerine, kurtların sahadan geçebilmesine olanak tanıyan bir kurt koridoru kurulmuştur. Kurulumun ardından, kurtlar koridoru sıklıkla kullanmıştır. Bu, koridorların vahşi yaşam tarafından kullanıldığına dair ilk kanıttır ve dağılımın azaltılmasında etkili olabilmektedir. Daha önceki çalışmalar, koridor kurulumlarının vahşi yaşam davranışlarının değişmesine yol açarak başarısızlıkla sonuçlanacağı hususunda eleştirilere maruz kalmıştır.
Fil koridorları, fillerin bir habitat parçasından diğerine hareket etmelerine olanak tanıyan dar şeritlerdir. Hindistan’da kayıt altına alınmış 88 fil koridoru bulunmaktadır.
Büyük vahşi yaşam koridorları
Çeşitli yapay vahşi yaşam koridorları yaratılmıştır. Bunlardan bazıları:
• Panter Geçidi (Ayrıca MezoAmerikan Biyolojik koridoru veya Jaguar Geçidi olarak da bilinir.)
• Doğu Himalaya Koridoru
• Çin-Rusya Kaplan Koridoru
• Tandai Kaplan Koridoru
• Avrupa Yeşil Kuşağı
• Siju-Rewak Koridoru: Hindistan’da Garo Tepelerine konumlandırılmıştır ve önemli bir fil popülasyonunu korumaktadır (Ülkedeki tüm fillerin yaklaşık %20’si). Koridor projesi, Hindistan-Bangladeş sınırı yakınındaki Meghalaya Eyaleti’nde yer alan Siju Vahşi Yaşam Alanı ile Rewak Koruma Ormanı’nı birleştirmektedir. Bu alan, Himalaya Sıradağları ile Hint Yarımadası’nın buluştuğu yerdedir ve Kaplan, Dumanlı Pars ve Himalaya Kara Ayısı dâhil olmak üzere en az 139 memeli türünü barındırmaktadır.
• Ecologische Hoofdstructuur, Hollanda’da vahşi yaşam için yaratılan bir koridor ve habitat ağıdır.
Değerlendirme
Bazı hayvan türleri, göç ve eş tutma biçimlerine bağlı olarak diğerlerine göre habitat koridorlarını kullanmada çok daha uyum göstermektedir. Örneğin birçok kuş ve kelebek türünün koridorları başarılı şekilde kullandıkları gözlemlenmiştir. Daha az başarı gösterenler ise mesela geyik gibi memelilerdir. Bir koridorun etkililiği, basit anlamda hangi türlere yönelik olduğuna bağlı olabilir (Tewskbury 2002). Kuşlar düşünülerek yaratılan koridorlar muhtemelen daha başarılıdır çünkü kuşlar başlangıç açısından oldukça göçebe hayvanlardır.
İnsan müdahaleleri, hızlıca artan nüfus ile birlikte neredeyse kaçınılmazdır. Habitat koridorlarının ardındaki amaç, habitat parçalanmalarına olabildiğince çözüm bulmada ve biyoçeşitliliği iyileştirmede en önemli umudun bu olduğunu göstermektedir. Birçok negatif etkinin varlığına rağmen, koridorlar üzerinde araştırma ve geliştirme yapmaya devam etmek için yeterli pozitif etkinin varlığından söz edilebilir. Koridorların biyoçeşitliliği arttırmada çözüm olup olmadıklarını söylemek gerçekten zordur çünkü her biri kendi özelinde değerlendirilmelidir. Her bir koridor, bir diğerinden ayrılabilecek şekilde kendisine özgü standartlara ve amaçlara sahiptir.
Negatif etkiler
Habitat koridorları için temel olumsuzluk, başarıları ile ilgili olarak çok fazla bilginin toplanamamış olmasıdır. Pozitif verilerin elde edilemeyişi yüzünden, etkililiklerinden emin olmadıkları için birçok kurum, koridor kurulumuna izin vermeyecektir. Koridorlarla ilgili bir başka sorun ise araziyi parçalanamayacak şekilde koruyacak kadar yararlı olmadıklarıdır. Bununla birlikte yol inşası, sanayi faaliyetleri ve kentsel yayılma, alan için yarışır konumda olduğunda, doğa koruma alanı için mücadele etmek çok zor hâle gelmektedir.
Koridorlar bir çözüm olarak görülse bile, bu ille de hayvanların onları kullanacakları anlamına gelmez. Özellikle üst geçitler için araştırmalar hayvanların diğer bir arazi parçasına geçmede onları kullanmaktan hoşlanmadıklarını göstermektedir. Üst geçitler çoğunlukla işlek kara yolları üzerine kurulmaktadır ve birçok tür, trafiğin önünde görünür olma konusunda utangaç tutum sergilemektedir. Yol ve bina sayıları arttıkça, koruma çalışmaları için daha az alan kalmaktadır.
Habitat koridorlarının türe özgü olması gerekir (Her hayvan türü her tip koridoru kullanmayacaktır.) ve koridorlar bazı türler için engel teşkil edebilir. Örneğin bitkiler yol sınırlarını koridor olarak kullanabilir ancak bazı memeliler uygun habitata ulaşmak için yolları geçemeyecektir.
Bir koridor kurulurken, insani gelişim yakınlardaysa çoğu zaman geçidin yeterli genişlikte olması zor hâle gelmektedir. Koridorlar için çoğunlukla çok sınırlı miktarda alan vardır, dolayısıyla tamponlar genellikle eklenemez (Rosenberg 1997). Tampon bölge olmadan koridorlar; şehir sokakları, dış mahalle gelişimleri, kırsal evler, ormancılık faaliyetleri, tarlalar ve meralardan kaynaklanan dış etmenlerin zararlarına karşı hassas olmaktadır.
Ne yazık ki koridor kurulumunu sınırlayıcı etmenlerden biri de maliyettir. Etkililik konusundaki kesin olmayan veriler nedeniyle, uygun fon bulmak güç olmaktadır. Koridor tasarımı ve inşasından sorumlu kişiler, şu soruları soracaklardır: “Ya koridorlar türler üzerinde negatif etkilere yol açarsa?” ve “Ya esasen hastalıkların ve yıkıcı olayların yayılmasına yardımcı olurlarsa?”. Dahası, koridorların sadece zararlı organizmaların değil, ayrıca istilacıların da yayılmasına yardımcı olma olasılıkları söz konusudur (Beier ve Loe 1998). Eğer istilacı türler bir alana giriş yaparlarsa, diğer türler üzerinde yok etmeye kadar varabilecek bir tehdit oluşturabilir.
Vahşi yaşam koridorlarının habitat ve vahşi yaşam popülasyonu parçalanmaları için çözüm olarak öne sürülmüş olmalarına rağmen, ilişkili ekolojik nitelik açısından bağlantısallığı korumakla kıyaslandığında, gelişmemiş veya az gelişmiş alanlarda tüm biyoçeşitlilik için bir koruma stratejisi olarak genel anlamda yararlı olduklarına dair çok az kanıt bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, koridorlar koruma planları/planlayıcıları için yararlı görülseler de bu durum vahşi yaşam türleri için daha az anlam ifade etmektedir. Çok az canlı, basit anlamda “koridor” veya “bağlantı” olarak nitelendirilen yerleri takip eder; bunun yerine birçok tür, gezinir ve fırsatını bulduğunda günlük, mevsimlik ve dağılmacı hareket davranışları ile araziler üzerinde hareket eder. Vahşi yaşam koridorları, basit anlamda son kalan ve uygun habitat olarak nitelendirilen yüksek gelişime sahip arazilerde fayda sağlayabilir.
Pozitif etkiler
Habitat koridorları bazı dış etkilere karşı savunmasız olabilir ama biyoçeşitliliği arttırmada hâlâ etkili bir yoldur. Arazi şeritleri, birçok hayvan türünün hareketlerine ve polen ve tohum dağılımına yardımcı olur; bu durum, istenilen alana katkı sağlar. Örneğin bir alandan diğerine böcekler polen veya kuşlar tohum taşırken, bitki türleri de etkili şekilde hareket etmiş olur.
Koridorların bir diğer pozitif tarafı, hem hayvanların hem insanların aynı araziyi paylaşmalarına ve böylelikle koridor olmadığında gerçekleşmesi mümkün olmayacak birlikte yaşamaya olanak tanımalarıdır. Ayı gibi büyük hayvanlar, habitat parçalanması yüzünden doğal kaynakların azalmasına bağlı olarak yiyecek arayışında insan yerleşkelerine giriş yapabilir. Koridorlar, yiyecek aramak için diğer yerlere geçiş yapmalarını kolaylaştıracak ve bu sayede ayılar, insanlar için çok fazla tehlike oluşturmayacaktır.
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: Wikipedia > Wildlife corridor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder