
Bu balığın bu kadar derinde yaşaması üzerine benim getirdiğim açıklama, o bölgede insan yerleşiminin olmamasıdır. Bu durum, Tanganyika Gölü’nün başka bir yerinde, Kavalla Adaları’nda farklı şekilde ortaya çıkar. Bu bölgede frontosalar çok sığ sularda görülür. Frontosalar özellikle çok akıllı balıklardır ve yerel şartlara ve yiyecek imkânlarına göre kendilerini kolayca adapte ederler. Kavalla Adaları civarında yerel balıkçılar çok sayıda kapenta (Limnothrissa miodon) avcılığı yaparlar. Tekneler ve ağlar, adalarda temizlenir ve bu sayede balık artıkları suya karışır. Kavalla frontosaları da bu günlük artıklar için sığ sulara gelerek bekler. Zaire frontosaları bu kadar şanslı değildir ve kendi yiyeceklerini kendileri avlamak zorundadır. Çok derin sularda gruplar hâlinde avlanma konusunda uzmanlaşmışlardır. Frontosalar, oksijenin az olduğu derinliklerde, avladıkları hayvanlara üstünlük kurmalarını sağlayacak şekilde daha rahat hareket edebilme yeteneğine sahiptir. Organize avlanma faaliyetleri boyunca, hızla avlarını yorar ve yakalarlar. Bu nedenle Zaire frontosaları en doğal şartlarda yaşar ve en iyi avlanma davranışlarına sahiptir. Bu, akvaryumda da kolayca gözlemlenebilir. Akvaryumda kendisinden küçük balıklarla bir arada tutulması daha zordur ve beslenme alışkanlıkları daha karmaşıktır. Bu durum örneğin Kavalla frontosalarına göre daha az evcilleşmelerinin bir sonucudur.
Frontosa Blue Zaire’nin yüksek fiyatı, çeşitli faktörlere bağlıdır. İlk ve en önemli faktör, en yakın havaalanına ulaşana kadar geçilecek yüksek mesafenin güvence altına alınması zorunluluğudur. Balıklar iki kat fazla derinlikte yakalanmaktadır ve daha vahşi olduklarından strese karşı daha dayanıksızdır. Diğer taraftan, bulundukları coğrafik bölge çok değişkendir. Avlamak için 40 metre derinliğe dalınması, dalgıçlar için büyük riskler ortaya çıkarır ve dipte geçirilen zaman daha kısadır. Bu nedenle bu iş için iki kat dalgıca ihtiyaç duyulur. Bütün bu faktörler bir araya getirildiğinde, vahşi bir Frontosa Blue Zaire’nin hobide satışa sunulması beni her defasında şaşırtır. Bir keresinde bu şartlar altında Avrupa’da böyle av yapılsaydı, ne kadara mal olacağını hesaplamıştım; personel giderleri, sigorta, benzin ve ekstra giderler dahil olmak üzere, balık başına 740 ila 865$’lık bir maliyet ortaya çıkmıştı.
Frontosalar şu şekilde yakalanır: Bir grup deneyimli dalgıç göl kıyısındaki bir bölgeye gelir ve bir tekne onları derinlik aletiyle yapılan ölçüm sonucu belirlenen doğru noktaya getirir. Sonrasında frontosaları o bölgeye çekmek için suya bir miktar balık artığı dökülür. Yaklaşık üç saat sonra ilk dalış takımı belirlenen derinlikte hazır konumda olur. 20 x 3 metrelik bir ağ, frontosaların ilk gözlemlendiği yerden suya indirilir. 1 x 1 x 1 metrelik büyük bir kafes de bu alana yerleştirilir. Frontosalar sonrasında ağa doğru sürülür ve ağın için bir kepçeyle teker teker yakalanarak kafesin içine konulur. Yakalanmak durumunda oldukları yüksek derinlik yüzünden dalgıçlar için daha kısa bir av süresi ve daha uzun bir basınç azaltma süreci vardır. Birkaç dalgıç grubunun avlanmasından sonra, kafes yüzye doğru çekilmeye başlanır. Bu süreçte balıklar yakından gözlemlenir. Balıklardan biri derinliği ayarlamak için aşağı doğru yüzmeye başladığında bu, günlük yukarıya çekiş mesafesinin sonuna gelindiğinin işareti olur.

Yazan: René Kruter
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: cichlid-forum.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder