29 Eylül 2014 Pazartesi

Dişi Balıklar, Erkekleri Etkilemek için Yüzgeçlerini Kullanıyor

Biyologlar ilk defa, karşı cinsi etkilemek için süslü yüzgeçler geliştirenlerin sadece erkekler olmadığını ortaya koydular.

BMC Evolutionary Biology (BMC Evrimsel Biyoloji) dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre Pelvicachromis taeniatus türünden erkek cichlid, daha büyük karın yüzgecine sahip dişileri tercih etmektedir ve bu tercih, dişilerin gittikçe vücut büyüklükleriyle orantısız karın yüzgeçleri geliştirmesine neden olmaktadır.

Araştırma öncesinde yaygın olarak, dişi cichlidlerdeki yüzgeç büyüklüğü ve süslülüğünün sadece hareket etme veya yumurtaların yerleştirilmesi açılarından önemli olduğu ve herhangi bir sosyal işlevinin bulunmadığı düşünülüyordu.

Araştırma ayrıca aşırı büyük bir yüzgecin evrimsel gelişiminin, sadece üreme verimliliğine ilişkin bir işaret olarak kur amacına hizmet etmediğini, ayrıca dişiler arasındaki çekişmelerde de işe yarayabildiğini göstermektedir. Daha büyük bir karın yüzgecine sahip olmak, dişilerin birbirlerini tartma esnasında belli avantajlar getirebilmektedir.

Deneyler, Kamerun’daki Moliwe Nehri’nden yakalanmış vahşi bireylerden üretilen balıklar kullanılarak, laboratuvar ortamında yürütülmüştür.

Deneysel standardizasyonu sağlamak için, erkekler için yapay uyarıcılar oluşturmak üzere bilgisayar animasyonları kullanılmıştır. Erkekler, daha büyük karın yüzgecine sahip dişi animasyonlarına daha çok ilgi duymuştur ve sonuçta bu durum, daha büyük karın yüzgecine sahip dişilerin, erkeklere küçük karın yüzgeçli dişilere göre genetik olarak daha yüksek kaliteye veya yavrularına daha iyi bakabilme becerisine sahip olduklarını işaret ettiklerini göstermektedir.

Evrimsel bir bakış açısından hareketle bu araştırma, hem cinsel seleksiyonun hem doğal seleksiyonun böyle bir süslülüğün gelişiminde rol oynayabildiğini ortaya koyması açısından ilgi çekicidir.

Cinsel seleksiyon, gösterişli bir karın yüzgecinin gelişimini cesaretlendirmekte, doğal seleksiyon ise avcılardan kaçmak için yeterli bir becerinin sürdürülmesi açısından yüzgeç büyüklüğünü kısıtlamaktadır.


Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: practicalfishkeeping.co.uk
Çevirmenin notu: Son bölümde anlatılmak istenen, erkeklerin tercihlerine bağlı olarak dişilerin karın yüzgeçlerinde gelişim olduğu ama bu gelişimin, iyice büyüyen karın yüzgeçleri nedeniyle avcılardan kaçma becerileri azalan dişilerin ortadan kalkmasıyla belli bir denge noktasında kaldığıdır. Doğada birçok alanda bu denge noktalarını görmek mümkündür ve ister bilimsel, isterse de dinî açıdan yaklaşımda bulunulsun, bu durumları keşfetmek hayranlık uyandırıcıdır.

28 Eylül 2014 Pazar

Prozac, Balıkları Mutlu Etmiyor

Kanadalı bilim adamlarının yürüttüğü ve Aquatic Toxicology (Akuatik Toksikoloji) dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre popüler bir antidepresan olan Prozac, bazı insanları mutlu edebilir ama erkek Japon balıklarını değil.

Jan Mennigen ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada, su yoluyla etkiyen fluoksetin maddesine (Prozac’taki etkin madde) maruz kalmanın, erkek Japon balığının üreme fizyolojisi üzerindeki etkileri incelendi.

Bilim adamları, erkek Japon balığını farklı fluoksetin konsantrasyonlarına; gonadosomatik indeks, sperm hacmi ve cinsel hormonlar testosteron ve östradiol’ün kandaki seviyeleri gibi çeşitli üreme özelliklerinin değerlendirilmesinden önce, konsantrasyonu 0,54 gr./l. olan arıtılmış atık suya ve bundan yüz kat daha fazla konsantrasyonlu (54 gr./l.) suya maruz bıraktılar.

Bulgular, fluoksetine on dört günlük maruz kalmanın, erkek Japon balığının üreme fizyolojisinin belirgin ölçüde bozulmasına neden olduğunu ortaya koymuştur.

Normal şartlar altında erkek Japon balığı, eş tutma durumunda dişi Japon balığı tarafından salgılanan feromona, sperm salgılayarak karşılık verir ancak bilim adamları, fluoksetine maruz kalmış erkek Japon balığının feromona çok daha az sperm salgılayarak karşılık verdiği bulgusuna ulaştılar (Sperm üretimi, kandaki testosteron seviyesi ile bağlantılıdır ve fluoksetine maruz kalmaya bağlı olarak testosteron seviyesindeki azalma, bu olayda bir rol oynuyor olabilir).

Vance Trudeau: “Balıklarda cinsel bozukluklara yol açan ve çevresel kirleticiler olarak değerlendirilen Prozac benzeri ilaçlar üzerine artık iyice düşünmemiz şarttır.” Zira ilaçların, satıldıkları yerlerde kanalizasyon akışkanları içerisinde bulundukları bilinmektedir.


Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: practicalfishkeeping.co.uk
Çevirmenin notları: 1) Akvaryum ortamında, daha mutlu olacakları düşüncesiyle balıklara başta Prozac olmak üzere çeşitli antidepresan ilaçlar vermek, bu makaleden anlaşılmaktadır ki bir zulümdür. Kişisel olarak, akvaryum için üretilmiş olsalar bile, akvaryumda olabildiğince az kimyasal kullanılmasından yanayım.
2) Tatlı veya doğrudan tuzlu sulara dökülen kanalizasyon sularının, içerisinde bulunan ilaçların çevreye yaptığı olumsuz etkiler de düşünüldüğünde, doğal hayatı ne kadar olumsuz etkilediği aşikâr bir durumdur. Kullanılmayan veya kullanım süresi dolan ilaçları lavabolara veya klozetlere atarak, bunların kanalizasyon sularına karışmasına neden olmamanız önemle rica olunur.

26 Eylül 2014 Cuma

Boş Orman

Boş orman, ilk defa Kent H. Redford’un 1992 yılında BioScience dergisinde yayınlanan “Boş Orman” isimli makalesinde kullandığı bir terimdir. Boş orman, büyük memeli hayvanların bulunmadığı ekosistemler anlamına gelmektedir. Boş ormanlarda çoğunlukla büyük ve tamamen yetişkin ağaçlar yer alır ancak insan etkisi yüzünden büyük memeliler bulunmaz. İçerisinde büyük memeliler de var olsa, boş ormanlar harika bir habitat olarak sınıflandırılabilir. Esasen bir ormanda ağaç bolluğunun olması, onun sağlıklı bir orman olduğu anlamına gelmez. Boş ormanlar, insan etkisinin bir ekosisteme hem içeriden hem dışarıdan zarar verebildiğini gösteren bir ekosistem tipidir.

Geyikler ve tapirler gibi yok olmakta olan birçok büyük memeli, tohum dağılımı açısından önemlidir. Çok sınırlı alanda dağılım gösteren birçok ağaç türü, tohumlarını yaymak için rüzgârlardan daha çok memelilere ihtiyaç duyar. Bu nedenle tohum yiyiciler ortadan kaybolduğunda, büyük tohumlu ağaçlar bölgedeki bitki yaşam dengesinin değişmesine neden olur şekilde küçük tohumlu ağaçlara tamamen baskın gelmeye başlar.

Avcı büyük memeliler de daha küçük avcıların ve otçulların aşırı artmasını ve baskın hâle gelmesini önleyerek genel çeşitliliğin çoğalması açısından önemlidir. Büyük avcıların olmayışı, avlanan türlerin düzensiz yoğunluğuna neden oluyor gibi görünmektedir. Belli hayvanlar tamamen tükenmiş olmasa bile, ekolojik tükenmeye maruz kalma noktasında sayılarında azalma olmuş olabilir. Avcıların, büyük tohum yayıcıların ve tohum yiyicilerin en önemlilerinden bir kısmı, günümüzde neotropikal ormanlarda yaşayan ve ekolojik tükenmenin eşiğine gelmiş hayvanlardır.

Büyük memelilerin defaunasyonu (faunanın, yani hayvan topluluğunun yeniden şekillenmesi), doğrudan veya dolaylı etkilerle gerçekleşebilir. Söz konusu hayvanlar için bu hayvanların defaunasyonuna neden olmayı hedeflemeyen herhangi bir insan faaliyeti tipi, dolaylı etkidir. En yaygın dolaylı etki, habitat yıkımıdır. Bununla birlikte meyvelerin ve tohumların aşırı toplanması veya büyük memelilerin yemek için gereksinim duyduğu hayvanların aşırı avlanması, büyük memelilerin defaunasyonu için diğer dolaylı etki örnekleridir. Bu konuda bir diğer örnek de modern insan faaliyetleri sonucunda açığa çıkan kimyasallar yoluyla oluşan etkidir.

Doğrudan defaunasyon ise iki kategoride ele alınır: İnsanın geçinme amaçlı avlanması ve ticari avlanma. En yaygın olarak avlanan türler, genellikle bölgedeki en büyük türlerdir. Bölgedeki büyük memeliler, çoğunlukla birkaç türden ibarettir ama genel biyokütlenin önemli bir kısmını oluştururlar. Orta dereceli avlanmanın olduğu bölgelerde avlanan memeli türlerinin biyokütlesi %80,7 oranında düşmektedir. Yoğun avlanmanın olduğu bölgelerde ise bu düşme oranı %93,7 olabilmektedir.


Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: Wikipedia > Empty forest

22 Eylül 2014 Pazartesi

Tekstil Sanatı (Bay Finch)

Alaylı sanatçı Bay Finch, Alice Harikalar Diyarında'dan esinlenilmiş gibi görünen hayvanları ve diğer farklı nesneleri yaratıyor. İngiltere Yorkshire'daki evinin yakınlarında bulunan dik tepelerden ve yosun tutmuş ormanlardan ilham alan Finch, şaşırtıcı yaşam döngüleriyle ve harika yuvaları ve davranışlarıyla kendisini etkileyen kuşları, böcekleri ve diğer canlıları biçimlendiriyor.

Sonrasında eski tip tekstil ürünlerinin peşine düşüyor -eski bir otelden kadife perdeler, yıpranmış bir gelinlik veya eski püskü bir halı- ve bunları hayvanların ve mantarların parçalarını oluşturmak için kullanıyor. Bay Finch'e göre: "Benim yarattığım figürler, geçici olarak kaybolmuş, bulunmuş ve unutulmuş insanlar için hikâyeler anlatan yaratıklar."


Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: ignant.de
Fotoğraflar: Mr. Finch
Çevirmenin notları: 1) mister-finch.com
2) facebook.com/MisterFinchTextileArt

Derin Ekoloji

Derin ekoloji, yaşayan tüm canlıların insan ihtiyaçları doğrultusundaki etkili yararları gözetilmeksizin doğal değerleri olduğunu ve günümüz insan topluluklarının bu gibi fikirlere uyumlu olarak kökten yapılandırılması gerektiğini savunan modern ekolojik ve çevresel bir görüştür. Derin ekolojiye göre doğal dünya, ekosistemlerde organizmaların varlığının diğer organizmaların varlığına bağlı olması şeklindeki bir karmaşık ilişkiler yumağı olarak ince bir dengede durmaktadır. Bu yüzden, insanoğlunun doğal dünyaya müdahale etmesi veya doğal dünya üzerinde yıkıcı etkiye yol açması da sadece insanlar için değil, doğal düzeni oluşturan tüm organizmalar için bir tehdit oluşturmaktadır.

Derin ekolojinin temelinde, yaşayan çevreye bir bütün olarak saygı duyulması ve bu çevrenin insan kullanımı için kullanışlı ve etkili yararlarından bağımsız olarak yaşamak ve gelişmek için belli vazgeçilmez yasal hakları olduğunun kabul edilmesi gerektiğine dair bir inanış yatar. Kendisini “derin” olarak tanımlar çünkü ekolojiyi biyolojinin bir dalı olarak gören hâkim görüşten ziyade, felsefik olarak daha yoğun çıkarımlar üzerinden insanoğlunun doğal dünyayla ilişkisinin güncel gerçekliğine daha derin bir bakış atar. Bu hareket, derin ekolojinin oldukça farklı bir felsefik varsayımlar dizisine dayandırılması nedeniyle, (sadece insani amaçlarla kullanılması doğrultusunda çevre korunması ile ilgili) insan merkezli çevreciliğe dâhil değildir. Derin ekoloji, (insanların da bulunduğu) farklı ekosistem fonksiyonlarının bir bütün olarak değerlendirilmesi durumunun hayata uygulanmasına ve böyle bir dünyada yaşamaya dair çok daha bütüncül bir bakışı ele alır. Bu anlayış; çevre, ekoloji ve ‘yeşil hareketler’ için bir temel oluşturur ve vahşi yaşamın korunması, insan nüfusunun kontrolü ve basit yaşam konularında yeni bir çevresel etik sistemi geliştirir.

İlkeler

Derin ekoloji anlayışının savunucuları, dünyanın insanlar tarafından özgürce sömürülecek bir kaynak olmadığına inanmaktadır. Derin ekolojinin etik değerleri, herhangi bir parçanın varlığının sürdürmesinin, bütünün sağlıklı yapısına bağlı olmasından ileri gelmektedir. Derin ekoloji taraftarları, taleplerini ifade etmek üzere, sekiz aşamalı bir plan öne sürmektedirler:

1. Dünya üzerinde insanların ve insan olmayan canlıların hayatlarının sağlığı ve gelişimi, kendi öz değerlerine (içsel değerlerine) sahiptir. Bu değerler, insanı amaçlar için insan dışı dünyanın kullanışlılığından bağımsızdır.

2. Yaşam formlarının zenginliği ve dağılımı, bu değerlerin anlaşılmasına katkıda bulunur ve yine kendi öz değerlerine sahiptirler.

3. İnsanlar, hayati insan gereksinimlerinin karşılanması haricinde, bu zenginlik ve dağılımı azaltma hakkına sahip değildir.

4. İnsan hayatının ve kültürlerinin gelişimi, insan nüfusunun önemli ölçüde azaltılmasıyla uyumlu olur. İnsan olmayan canlıların gelişimi için de böyle bir azalmaya gerek duyulmaktadır.

5. İnsan dışı dünyaya olan güncel insan müdahalesi aşırıdır ve bu durum hızlı bir şekilde kötüleşmektedir.

6. Bu nedenle politikaların değiştirilmesi şarttır. Güncel politikalar; temel ekonomik, teknolojik ve ideolojik yapıları etkilemektedir.  Böyle giderse, şimdiki durumdan son derece farklı bir durum oluşacaktır.

7. Temelde ideolojik değişim, sürekli artan bir yaşam standardına bağlı olmak yerine, (içsel değer durumlarıyla uyumlu) hayat kalitesinin değerinin arttırılması şeklindedir.

8. Yukarıdaki bu düşüncelere katılan kimseler, önemli değişimleri uygulamak üzere direkt veya endirekt bir çaba içerisine girme yükümlülüğündedir.


Bu ilkeleri, üç konu hâlinde özetlemek mümkündür:

a. Vahşi yaşamın korunması
b. İnsan nüfusunun kontrolü
c. Basit yaşam (veya gezegenin daha az tehdit edilmesi)


Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: Wikipedia > Deep ecology

20 Eylül 2014 Cumartesi

Balık Banyoları

Yeni alınan veya hasta balıkların ana akvaryum yerine ayrı bir karantina akvaryumunda gözlemlenmeleri ve/veya tedavi edilmeleri idealdir. Direkt suya katılan birçok ilaç veya önleyici madde, yararlı bakterilere de etki edecektir. Bu, biyolojik filtrasyonun aksaması sonucunu doğurabilir; yararlı bakteriler oksijen tüketmeye başlayabilir ve akvaryumda zehirli madde artışı görülebilir.

Bir karantina akvaryumunun kurulumuyla birlikte balıkların banyo yaptırılmaları, hastalığın yayılmasının önlenmesi açısından oldukça etkili olabilir.

Balıkların banyo yaptırılmaları, ana akvaryuma dâhil olmalarından önce harici bakterilerin, parazitlerin ve diğer hastalık yapıcı organizmaların giderilmesini sağlayacaktır. Banyo yaptırma, önleyici karantina uygulamasından sonraki en iyi uygulamadır. İkisi arasındaki temel fark, banyonun harici bir tedavi yöntemi olmasıyken, karantina akvaryumunun balığın gözlemlenmesi ve iç hastalıklar ve parazitler için de tedavi yapılmasına imkân sağlamasıdır.

Karantina akvaryumu kullanmanın faydaları, saymakla bitirilemez. Tüm canlılar değerlidir ve karantina akvaryumu, başta resif akvaryumları gibi yüksek bütçeli kurulumlar için koruyuculuk ölçütünü iki katına çıkarmaktadır.

Banyo uygulaması da temelde ikiye ayrılmaktadır: Kısa süreli banyolar ve uzun süreli banyolar. Adlarından da anlaşılacağı üzere, kısa süreli banyolar aşılmaması gereken kısa süreli tedaviler iken (Hatta bazılarında balık sadece sıvıya batırılıp çıkarılır.), uzun süreli banyolarda uzun süreli bir tedavi uygulanır.

Bir balık, yeni getirildiğinde veya hastalandığında karantina akvaryumuna alınmadan önce banyo yaptırılmalıdır; enfeksiyon ana akvaryumda yayılmışsa, tedavi olarak ille de banyo önerilmez. Balık banyo sırasında strese girdiğinden, bağışıklık sistemi sıklıkla zayıf düşer. Eğer ana akvaryum hâlâ enfeksiyonluysa; bu durum, tedavi edilmiş balığın önceden olduğundan daha çabuk şekilde hastalığa yakalanmasına neden olabilir.

Banyo Çözeltileri

Tatlı Su Banyosu (Sadece tuzlu su balıkları için)

Tatlı su banyosu, muhtemelen tuzlu su türleri için en yaygın olarak yapılan uygulamadır ve balığın vücudu üzerindeki birçok potansiyel zararlı paraziti uzaklaştıracaktır.

İlgili parazitler:

• Paravortex (Siyah Benek Hastalığı), Tuzlu Su Beyaz Benek Hastalığına yol açanlar ile benzer yaşam döngüsüne sahip planaryaların neden olduğu bir hastalıktır.
• Cryptocaryonlar, Tuzlu Su Beyaz Benek Hastalığına yol açan parazit grubudur.
• Kadife Hastalığı veya Mercan Balığı Hastalığı (Yine Tuzlu Su Beyaz Benek Hastalığının yaşam döngüsüne benzer.), hem Tuzlu Su Beyaz Benek Hastalığı hem de farkedilemez ve oldukça bulaşıcı (ve balığın derisinde yaşayan) emici kurtlarla benzer belirtilere yol açtığından, teşhis edilmesi zor bir hastalıktır.

Tuzlu su türleri, osmoz adı verilen daimi sıvı değişimine sahiptir. Tatlı su, üreme döngüsünden bağımsız olarak (Örn. Tuzlu Su Beyaz Benek Hastalığı ilaçları sadece serbest yüzer konumdaki genç bireyler üzerinde etkilidir.) çok sayıda ölüme neden olacak şekilde parazitlerin hücrelerini bozacaktır.
Tatlı su banyosu; Siyah Benek Hastalığı, Tuzlu Su Beyaz Benek Hastalığı ve Kadife Hastalığına yol açan parazitlerin ve emici kurtların uzaklaştırılmaları açısından oldukça etkilidir ama bakterilere veya mantarlara karşı işe yaramaz.

Banyolar, saf su (tercihen ters osmoz) veya alternatif olarak damıtılmış su ile hazırlanmalıdır. Balık yakından gözlemlenmeli ve banyo 5 ila 10 dakika uygulanmalıdır.

Tuzlu Su Banyosu (Sadece tatlı su balıkları için)

Stres azaltımı sağlanır ve balık, iyileşmeye yardımcı olacak şekilde hastalıklarla daha kolay mücadele edebilir. Litre başına 1 çay kaşığı tuz kullanılmalı ve banyo süresi yaklaşık 30 dakika olarak ayarlanmalıdır. Bu banyo, koruyucu mukoza tabakasını taklit edecektir; bu sayede balığın hastalıkla mücadele etme yeteneği artacaktır.

Derinin, solungaçların ve yüzgeçlerin üzerindeki protozoa (bir hücreli parazitler), tuz banyosu ile etkili şekilde giderilebilir. Dikkat edilmelidir ki bazı balıklar tuzlu su banyosuna istenildiği şekilde yanıt vermez. (Örneğin bazı barblar, tetralar, kedi balıkları ve koi...) Yoğun bir konsantrasyon, dengelerinin kaybolmasına ve anormalleşmelerine neden olabilir. Bu noktada balık çok çabuk bir şekilde normal suya alınmalıdır.

Formalin Banyosu

Formalin (suda çözünmüş formaldehit gazı) dış parazitleri uzaklaştırmak için banyo şeklinde uygulanır. Formalin, hücre proteinlerini değişime uğratarak iş görür.

Formalin çoğunlukla Malakit Yeşili ile birlikte kullanılır ama başka bir ilaçla birlikte kullanılmaması gerekir. Oksijen azaltımına neden olduğundan, kullanımında aşırı dikkat gösterilmesi gerekir. Banyonun yaptırıldığı akvaryum veya kap, sürekli olarak havalandırılmalıdır. Formalin biyolojik filtreye de etki edecektir, bu yüzden ana akvaryuma asla eklenmemelidir.

Yaklaşık 60 dakika boyunca uygulanacak banyoda, 250 mg./l. formalin bulunmalıdır. Aşırı hasta veya zayıf balık, 30 dakika sonra alınmalıdır. Ilık sularda (21°C üzeri) 60 dakikaya kadar olan banyolarda formalin, 150 mg./l. ölçüsünde kullanılmalıdır.

Malakit Yeşili

Bu madde, tüm mantar enfeksiyonlarını balıktan uzaklaştırır. Malakit Yeşili, solunumla ilgili bir zehirdir ve hücre metabolizmasına zarar verir. Tek başına nadiren kullanılır; banyo, 10 dakika için 1-2 mg./l. veya 1 saat için 0,5 mg./l. içeriğe sahip olmalıdır.

Malakit Yeşili, yüksek pH seviyelerinde renksiz olacaktır ama bu, özelliğini yitirdiği anlamına gelmez.
Kendi başına veya başka ilaçlarla bir arada kullanılsa da ışık bu maddeyi etkisiz hâle getirecektir; dolayısıyla uygulama sırasında ışık en düşük seviyede tutulmalıdır.

Formalin ve Malakit Yeşili

Bu maddeler çoğunlukla bir arada kullanılır çünkü birbirlerinin yararlarını arttırırlar. Ayrıca bu şekilde, ayrı ayrı olduklarından daha az zehirleyicidirler.

Hem Malakit Yeşili hem Formalin, oksitleyici özelliklerini hastalığa neden olan organizmalar yerine çözünmüş organikler üzerinde kullanır. Bunun önüne geçmek ve uygun bir uygulama yapmak için, ters osmoz su kullanmak gereklidir.

Her iki madde de düşük pH seviyelerinde daha zehirlidir.

Metilen Mavisi

Metilen Mavisi; deri ve solungaç emici kurtlara, beyaz beneğe, kadife hastalığına, mantarlara, birçok dış parazite ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı etkilidir. Bu madde, birçok omurgasız için bile oldukça güvenlidir. Metilen Mavisi, hücreleri boyayarak ve metabolizmalarını çalışamaz hâle getirerek iş görür.

Bu maddenin olumlu yan etkisi, methemoglobini dönüştürerek hemoglobin (oksijen taşıyan hücreler) artışına neden olma yeteneğidir. Bu özelliği nedeniyle Metilen Mavisi, nitrit ve siyanür zehirlenmelerinin tedavisinde de kullanılabilir.

Biyolojik filtre bakterilerini yok edeceği veya onlara ciddi şekilde zarar vereceği için, Metilen Mavisi ana akvaryumda kullanılmamalıdır. Ayrıca ekipmanı ve dekorları kalıcı şekilde maviye boyayabilir.
Yaklaşık 12 mg./l. dozaj, tuzlu su balıkları için bir saate kadar ve tatlı su balıkları için 10 dakikaya kadar uygulanmalıdır. Uygulama ayrıca 50 mg./l. dozaj için balık 10 saniye suya batırılıp çıkarılarak da yapılabilir.

Potasyum Permanganat

Potasyum Permanganat; kancalı kurtlar, balık biti, emici kurtlar, beyaz benek hastalığı, pamukçuk hastalığı, mantarlar ve birçok bakteri üzerinde etkili olacaktır.

Potasyum Permanganat içeren banyo, damıtılmış su ile hazırlanmalıdır çünkü organik maddelerin varlığı, etkililiği düşürecektir. Potasyum Permanganat oksitleyicidir ve artık parçacıklar, potansiyel parazitler/bakteriler etkilenmeden önce oksidatif enerjiyi tüketecektir.

Banyo, 4 saat için 2 mg./l. veya 30 dakika için 10 mg./l. dozajında hazırlanmalıdır. Tedavi süresince çözeltinin mor rengini koruması gerekir; gerekli tedavi süresinin bitiminden önce renkte açılma olursa, daha fazla Potasyum Permanganat eklenebilir.

Balık yakından takip edilmelidir. Aşırı doz durumunda Potasyum Permanganat, eşit miktarda hidrojen peroksit ile etkisizleştirilebilir. Birçok durumda, balığı saf sütün içerisine batırıp çıkarmak, bu kimyasalın etkilerini giderecektir.

Yeni Satın Alınan Balığı Banyo İçin Hazırlamak


Banyo uygulamasından önce, yeni satın alınan balık yeni çevresine (akvaryuma) alıştırılmalıdır. Önce balığı poşetiyle birlikte 15 dakika süresince akvaryumun içerisinde bekletmek gerekir. Bu, balığın su sıcaklığına alışmasını sağlayacaktır. Sonrasında, poşetteki su balıkla birlikte bir kaba aktarılmalı, bu suyun yarısı kadar akvaryum suyu da yine kaba ilave edilmelidir.

5 dakika aralıklarla su ilavesi iki üç defa daha yapılmalıdır. Bu, balığın akvaryumdaki su şartlarına alışmasını sağlayacaktır.

Banyo hazırlanırken sadece damıtılmış veya ters osmoz su kullanılmalıdır. Balık banyoları sadece yeni satın alınan balıklar için veya hastalık nedeniyle uygulanmalıdır.

Notlar: 1) Tedavi süresince balığı gözlemlemek şiddetle önerilir ve balık anormal davranışlar sergilemeye başladığında olabildiğince çabuk şekilde banyodan alınmalıdır. Anormal davranışlara ani hareketler, solunum yetmezliği ve suyun dışına zıplama eğilimi örnek olarak gösterilebilir.
2) Bunlar, gözleme dayalı bilgilerdir ve bilimsel olgu olarak görülmemelidirler. Balığınızı tedavi etmek için kullandığınız ilaçlarla ilgili olarak lütfen üreticilerin talimatlarını ve uyarılarını da dikkate alınız.


Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: algone.com

17 Eylül 2014 Çarşamba

Ormanda Sanat (Jana & Js)

Bir buçuk yıl önce Jana & Js, daireler içine sıkışmış insanlar şeklinde çizimler yapmaya başladı. Küçük çocuklarıyla ormanda vakit geçirirlerken, ağaç gövdeleri onlarda bir fikir uyandırmıştı ve karakterlerini ağaçlar üzerinde uygulama kararı aldılar.

Bu durum için şöyle ifadeler kullandılar: "Bizim için dış mekânlarda resim çizmek, en sık görülebilen yerleri bulmak anlamına gelmiyor; bu, daha çok belli bir görsel için mükemmel yeri bulmakla ilgili. Resimlerimiz için çoğunlukla şehirden ilham alıyor, resimlerimizi daha çok kentsel çevrelerle bütünleştiriyoruz. Bu yeni durumu keşfetmek ve tamamen yeni bir ortamda çalışmalarımızı görmekse bizim için çok heyecan verici."


Kaynak: ignant.de
Fotoğraflar: Jana & Js
Çevirmen: Anıl Altın
Çevirmenin notu: janaundjs.com

8 Eylül 2014 Pazartesi

SAE (Siyamlı Alg Yiyici) ve Uçan Tilki Arasındaki Farklar Nelerdir?


Bu iki tür, birbirine sıklıkla karıştırılır. Dr Heok Hee Ng, birbirlerinden nasıl ayırt edilebileceklerini açıklıyor.

En büyük fark, Uçan Tilkinin (Epalzeorhynchos kalopterus) ağzının köşesindeki vantuz benzeri büyük etli kanatçıktır ki bu yapı, SAE’de (Crossocheilus siamensis) bulunmaz.

Ağız yapılarının incelenmesi çok zor olduğundan, bunu yapmak pek mümkün değilse, diğer bir ayırt edici özellik olarak renk desenlerindeki farklılıklar öne çıkar.

Uçan Tilkinin vücudu boyunca uzanan siyah çizgisi daha düz kenarlıdır; SAE’ninki ise daha pütürlüdür. Ayrıca Uçan Tilkide çizgi üzerinde kalan alan, renk açısından daha benzer tonlardayken, SAE’de bu alanda ağ benzeri bir yapı oluşturacak şekilde koyu desenler yer alır.

Uçan Tilkinin yüzgeçleri genel olarak sarımsı ve kuyruğu turuncu renktedir; sırt, göğüs ve anal yüzgeçlerinde siyah çerçeveler bulunur. SAE’de ise bu bölgeler açık tonlardadır.

Bunlara ek olarak, Uçan Tilkinin sırt yüzgeci, SAE’ninkine göre çok daha derin çentiklidir.


Yazan: Dr Heok Hee Ng
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: practicalfishkeeping.co.uk

6 Eylül 2014 Cumartesi

Cam Akvaryum mu, Akrilik Akvaryum mu?

Balık bakmaya karar verdiğinizde nasıl bir akvaryum alacağınız, üzerinde ilk düşünmeniz gereken konuların başında gelir. Bu; ne kadar para harcayacağınıza, hangi tür bir akvaryumun uygun olduğuna ve nasıl bir akvaryuma ihtiyacınız olduğuna bağlı bir durumdur. Cevaplamanız gereken sorulardan biri, alacağınız akvaryumun cam mı, yoksa akrilik mi olacağıdır.

Aralarındaki farklar nelerdir?

Her iki maddenin de farklı özellikleri vardır. Yeni başlayanlar için cam çok daha ucuz ve yaygın olmasıyla öne çıkar.

Akrilik de yaygınlaşmaya başlamıştır ama cam, akvaryum yapımında kesinlikle hâlâ temel bileşen olarak düşünülmektedir. Bunun nedeni muhtemelen camın ucuz, kolay erişilebilir ve çok daha uzun zamandır kullanılıyor olmasıdır. Camdan yapılmış bir akvaryum, akrilikten yapılmış akvaryuma göre çok daha ucuz olacaktır. Cam, akriliğe göre daha serttir ve çizilme açısından daha dayanıklıdır. Bununla birlikte camın akriliğin esneyebildiği ölçüye ulaşması mümkün değildir. Ayrıca cam, akrilikte olduğu kadar dış darbelere karşı koyamayacak şekilde daha kırılgan bir yapıya sahiptir.

Cam, akriliğe göre belirgin ölçüde daha ağırdır ve ışığın daha fazla kırılmasına neden olur. Bunun anlamı, akrilik akvaryumların daha hafif ve daha net görünümlü olduğudur. Akrilik akvaryumlar daha kolay çizilir; mümkün olmasına rağmen, çiziklerin giderilmesi kolay değildir. Onarım açısından, cam akvaryum daha kolaydır ama zorlu bir süreç olduğundan, çizik camı dikkatlice kırarak, yeni bir cam takmak suretiyle sorunu giderebilirsiniz. Ancak bu, kolay bir uygulama değildir; dikkatli şekilde yapılmalıdır ve tamamlandığında, suyla doldurmadan önce sızıntılar için kontrol edilmesi önemlidir.

Akriliğin cama göre en belirgin avantajı, esneme kolaylığıdır ve bu nedenle kavisli akvaryumlar çoğunlukla akrilikten yapılır; akrilik, cam gibi ışığı kuvvetli şekilde kırmayacaktır. Kavisli akvaryumların camdan yapılamayacağı doğru değildir, bu sadece yaygın bir uygulama değildir. Akrilik akvaryumlar daha güzel, keskin ve parlak görünüme sahip olur.

Başka bir avantaj da çok büyük bile olsa bir akrilik akvaryumun fazla ağır olmamasıdır. Eğer satın alabilecekseniz ve çizilme ihtimali pek yoksa, akrilik akvaryumlar kesinlikle iyi bir fikirdir. Diğer taraftan cam akvaryumlar daha ucuz ve kolay erişilebilirdir.


Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: fao.com.au

2 Eylül 2014 Salı

Akvaryumda Neden Nitrat Oluşur?

Akvaryumda nitrata neden olan birkaç kaynak vardır; bunların bazılarından kaçınılabilir, bazılarından kaçınılamaz. Unutmayın ki bir balık akvaryumundaki yüksek nitrat konsantrasyonu, alg patlamalarının ve yeşil akvaryum suyunun birincil nedenidir.

Kaçınılabilir nitrat kaynakları:

Musluk suyu: Buna hem şehir suyu hem kuyu suyu dâhildir. Şehir suyu normalde nitrat konsantrasyonu 40 ppm’yi (milyonda bir) aşmayacak şekilde düzenlenmektedir. Kuyu suyu da bu seviye baz alınarak nitrat açısından test edilmelidir. Eğer musluk suyunuz ciddi seviyede nitrat içeriyorsa, su değişimleri yaparken kaliteli içme suyu ile karıştırmanız gerekir.

Bitki gübreleri: Gübreler, başka bir nitrat kaynağıdır ve dikkatli şekilde kullanılmalıdırlar. Eğer akvaryumda sağlıklı bir sucul bitki hayatı varsa, gübrelerden uzak durmak en iyisidir. Gübreler sadece bitkilerin besin eksikliği belirtileri gösterdikleri noktada kullanılmalıdır.

Kaçınılamaz nitrat kaynakları:

Her şeyden önce, balık yemleri... Balık yemleri birincil kirleticilerdir. Yemleme, bir akvaristin üstlenebileceği en önemli sorumluluklardan biridir. Yenilmeyen balık yemleri, akvaryumun içerisinde çürür ve kaçınılmaz şekilde nitrata neden olur. Yenilen yemler de balığın metabolizmasından geçecek ve nitrat seviyesinin artmasına neden olacak şekilde akvaryumu kirletecektir. İpucu: Yemdeki protein oranının yüksekliği, daha yüksek nitrat oluşumuna neden olur. Balık yemleri ve balık atıkları dâhil olmak üzere çürüyen tüm organik maddeler, nitrat artışının kaynağıdır. Uygun şekilde yemleme yapmaya çalışın. Balıkların bir dakikada bitirebileceği ölçüde yemleme yapmak birçok durumda uygun gelecektir.

Çürüyen organik maddeler

Diğer nitrat kaynakları; çürüyen bitki parçaları, çürüyen algler ve diğer organik maddelerdir. Aşırı nitratın önüne geçmek için düzenli olarak filtre temizliği yapmak, akvaryum tabanını havalandırmak ve içerisinde organik madde kalan diğer alanları/ekipmanı temizlemek önemlidir. Unutmayın: Temizlik için asla sabun veya çamaşır suyu kullanmayın. Sadece serin tatlı su ile durulama yapın.


Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: algone.com
İlişkili makale: Nitrat Hakkında Sıkça Sorulan Sorular