Yazan: Thierry Schmidt (Mulhouse, Fransa)
Hangi akvarist, mercanlar arasında salınan bir denizatının olağandışı güzelliği karşısında etkilenmez ki? İlk Hippocampus kuda’larımı almam da böyle bir etkinin sonucuydu. Unutulmamalıdır ki denizatı bir balıktır, omurgasız değil. Hippocampus kuda, 25 cm. uzunluğa erişebilir. Bu tür, Hint - Pasifik’te en yaygın bulunan denizatıdır ve deniz yosunları ve algler arasında sakince yüzer. Renkleri, bulunduğu yere göre kahverengi, beyaz, sarı ve hatta kırmızı olmak üzere değişkenlik gösterir.
Genel gerekliliklerin sağlanmasına dikkat edildiği müddetçe, bu harika canlıların bakımı özel zorluklar içermez. Akıntının fazla olmadığı, tutunabilecekleri mercan dallarının, Gorgonian’ların veya Caulerpa’ların olduğu bir akvaryumda bakılmaları gereklidir.
Hareketliliği az olan balıkların ve Stenopus sp. ve Lysmata grabbami gibi karideslerin bulunduğu bir resif akvaryumu için uygundurlar. Akvaryumda herhangi bir büyük anemonun bulunmaması gereklidir. Anemonları potansiyel yiyecek olarak algılayabilir ve onlara yakalanabilirler.
Denizatları pek aktif balıklar değildir ve büyük bir akvaryuma ihtiyaç duymaz. Ben on bireyden oluşan bir grup denizatını 240 litrelik bir akvaryumda tutuyorum. Bu ölçüyü, uygun biyolojik dengenin sürdürülmesi açısından minimum ölçü olarak öneririm. Akvaryumumda dört adet 30 wattlık Triton floresan, günde 13 saat yanmaktadır. Caulerpa taxifolia, bu aydınlatma süresiyle birlikte sağlıkla büyümekte. Akvaryumun tabanında ise 5 cm. kalınlığında mercan kırığı bulunmaktadır. Arka kısımda da büyük lav kayalarının boyunca sıralanan yapay Acropora palmata ve Turbinaria sp. gibi mercanlar yer almaktadır. Bence akvaristler, doğal resiflerin yok olmaması açısından sadece yapay mercanlar satın almalıdır.
Havalandırma konusuna gelirsek, yumurtadan yeni çıkmış denizatlarının, yahut biraz daha büyüklerinin minik hava kabarcıklarını yem sanarak yiyecekleri ve bu yüzden ölecekleri akıldan çıkarılmamalıdır. Sadece büyük kabarcıklar çıkaran hava taşları kullanılmalı, hatta daha iyisi, hava taşları denizatlarının ulaşamayacağı yerlere konulmalıdır. Benim tankımda sirkülasyon, su hacmini bir saatte 3-4 defa döndürebilen bir iç filtre tarafından sağlanmaktadır. Ayrıca saatte 440 litre suyu çevirebilen bir dış filtre bulunmaktadır ve bu dış filtre, günde 5 saat çalışan 15 wattlık bir UV sterilizatörü ile bağlantılıdır. UV sterilizatörünün pahalı bir ekipman olmasına rağmen, ben onu kullanmanın kârlı olduğu düşüncesindeyim, zira yıllardır akvaryuma ilaç takviyesi yapmadım. Ayrıca bir adet Visi-jet PS100 protein skimmer’ım var ve suyun berraklaşmasında ve pisliklerin arıtımında oldukça etkili bir alet.
Düzenli su değişimleriyle su kalitesinin devamlılığını sağlıyorum. Bu, pH seviyesinde düşüşe ve nitratın hızla artmamasına neden oluyor. Instant Ocean marka tuzla birlikte haftalık %10 su değişimi yapıp, tuzluluğu 1,022 - 1,023 seviyesinde, sıcaklığı 24°C’de tutuyorum. On yıldır Instant Ocean marka tuzu kullanarak denizatlarının bakımını ve üretimini başarılı bir şekilde devam ettirmekteyim.
Denizatları günde iki üç defa beslenmelidir. Beslenmeleri konusunda birçok akvaristin önündeki engel; erişkin artemia, mysid (opossum) karidesi veya yavru balık gibi canlı yemleri bulamamaktır. Sanılanın aksine, denizatlarına donmuş besinleri, özellikle de donmuş mysid karidesini veya krill yedirmek olası bir durumdur. Bu yemlere alışmaları zaman alacaktır. Önce yeni doğmuş lepistes veya diğer canlı doğuran yavrularını, sonrasında da yeni ölmüş canlıları vererek bu sürece devam etmeyi deneyin. Tabii eğer akvaryumda yaşayan balıklar varsa, bu pek mümkün olmayabilir.
Eğer denizatları sağlıklı bir durumda olurlarsa, düzenli olarak üreyecektir. Erkek birey, kuluçka kesesiyle dişiden kolayca ayırt edilir. Erkek, kuyruğuyla dişiyi tutar ve hoş bir bale oyunu görüntüsünde, dişiyi yumurtalarını keseye bırakmaya davet eder. Yumurtalar yirmi gün sonra çatlar. Erkek bireyin hamilelik evresini geçirdiği tek canlı denizatıdır.
On ila yüz bireyden oluşan, yumurtadan yeni çıkıp erkeğin kesesinden akvaryuma bırakılan ve erişkin bireylerin birer minyatürü şeklindeki yavru denizatları grubu, çok güzel bir görüntü meydana getirir. Yavruların minik boyutlarından ötürü, beslenmeleri zordur. Başarı için en ideal olan, yavruları büyütme tankına almaktır. Yumurtaların çatlama zamanına bağlı olarak, ben sabahın veya akşamın erken saatlerinde yavruları plastik bir kap yardımıyla toplarım. Yavrular fototrofiktir (ışığa doğru yönelen) ve ışık tutularak yüzeyden toplanmaları kolaydır. Ağ (kepçe) kullanmayın ve havayla temas etmelerinden kaçının. Ben onları pipo filtresi, ısıtıcısı ve daylight floresanı bulunan 10 litrelik bir akvaryuma aktarıyorum. Günlük %25 su değişimi yapıyorum. pH seviyesi 8, nitrat litre başına 10-15 miligram arası, tuzluluk 1,022 ve sıcaklık 24°C... İlk günlerde yavruları rotifer (Brachionus plicatilis), Brachionus sp. ve artemia larvalarıyla besliyorum. Sonraki günlerde ise artemia ve lepistes gibi canlı doğuranların birkaç günlük yavrularıyla beslemeye devam ediyorum. Yüksek ölüm oranına rağmen, en azından aynı batında doğmuş yavruların bir kısmını büyütebiliyorum. İki yumurtlama dönemi aralığı ise genellikle bir ayı buluyor.
Denizatları nadiren üç yıldan fazla yaşar, dolayısıyla akvaristlerin üretim yapması çok önemlidir. Bu, mümkündür. Bütün deniz akvaryumu sahiplerini veya olmak isteyenleri, bu güzel balıkları beslemeyi denemeleri konusunda cesaretlendirmek isterim.
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: SeaScope dergisi, 12. Sayı, Kış 1995
İlgili makale: Denizatı, Stres Altındayken Hırlıyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder