Mike Leigh; Çıplak (Naked, 1993), Sırlar ve Yalanlar (Secrets & Lies, 1996), Hemşire (Vera Drake, 2004) ve Ömrümüzden Bir Sene (Another Year, 2010) gibi önemli filmlerle dünya genelinde birçok festivalde prestijli ödüller kazanmış, son dönem İngiliz sinemasının yüz akı yönetmenlerinden biri. Hayat Tatlıdır (Life is Sweet, 1990) ise ilk filmlerinden. Filmde, birbirine pek benzemeyen ikiz kızlara sahip tuhaf bir İngiliz çekirdek ailesinin, tuhaf aile dostlarının ve yan karakterlerin etrafında şekillenen hikâyesi anlatılıyor. Bütün absürt durumların, dramatik olanla komik olanın iç içe girişlerinin, hatta inceden yapılan sistem eleştirilerinin sonunda biz izleyicinin damağında aile olmanın ne demek olduğuna dair hoş bir "lezzet" kalıyor; üstelik bu, filmde yönetmenin kült oyuncularından Timothy Spall'ın canlandırdığı Aubrey karakterinin açtığı Fransız restoranındakilere hiç benzemeyen, gayet bilindik bir lezzet.
Filmde akvaryum, bahsettiğim bu restoranda yer alıyor ve akvaryum da restoranın kendisi gibi sıra dışı. Bu, klasik bir akvaryuma benzeyen ve içerisinde cichlid balıklarının yer aldığı ama balıkların ve dekorların, dondurulmuş saydam bir sıvıda sabit durduğu ve bu yüzden görüntüsü değişmeyen bir akvaryum. Tuhaf.
Yazan: Anıl Altın
Not: Filmde Jim Broadbent'in canlandırdığı Andy (baba) karakteri ile Stephen Rea'nın canlandırdığı Patsy karakterinin bir barda yaptıkları Arsenal ve Tottenham Hotspur muhabbeti filmin en güzel sahnelerinden biri.
Şahsen filme verdiğim not: 7 / 10
Filmin künyesi: IMDB
20 Şubat 2016 Cumartesi
17 Şubat 2016 Çarşamba
Tuzlu Su Akvaryumu için Tuz Karışımı
Modern tuz karışımları, yıllardır yapılan araştırmaların bir sonucudur ve doğal deniz suyundan alınan sonuçlara benzeyen ve hatta ondan daha iyi sonuçlar verirler.
• Tuz karışımı, akvaryum suyu için en kolay ve en güvenli kaynaktır ve doğal deniz suyuna göre daha iyidir. Tamponlayıcılar, uygun pH’ın sürdürülmesine yardımcı olur ve birçoğu, bakılan resif omurgasızlarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere ek kalsiyum ve diğer maddeler içerir.
• Okyanuslarda madde yoksunluğu çekilmeyecek kadar geniş hacimler söz konusudur. Akvaryumda ise su değişimleri arasında bazı belli çözünmüş madde miktarları ciddi derecelerde azalabilir. Sert mercanların ve Tridacninae familyasından midyelerin hızlı gelişim gösterdiği sağlıklı bir resif akvaryumunda kalsiyum ihtiyacı, herhangi bir tuz karışımının tek başına karşılayamayacağı kadar yüksek olabilir. Böyle bir sistemde, kalsiyum reaktörü veya kalkwasser (suda çözülmüş olarak bulunan kalsiyum hidroksit) veren pompa ile birlikte mümkün olduğunca düzenli ilaveler gerekebilir.
• Normal “tuz”, sodyum klorittir (yemek tuzu). Deniz suyu bu tuzdan yüksek konsantrasyonda içerir ama ayrıca deniz suyunda önemli miktarlarda diğer tuzlar ve küçük ama çok önemli miktarlarda daha da farklı tuzlar bulunur. Deniz suyu sadece tuzlu değildir; tamamı akvaryuma insan eliyle eklenmesi gereken birçok önemli kimyasalın hassas bir karışımıdır. Deniz canlıları bu hassas ortama uyumludur ve sağlıkları ve hayatları için birçok kimyasala bağlıdırlar. Bu canlılar, farklı kimyasal içeriğin bulunduğu bir tuzluluğa sahip suda bir müddet hayatta kalabilir ama sadece doğru tuz miktarına değil, aynı zamanda okyanusların özel tuz karışımına ihtiyaç duyarlar.
• Tuz karışımı ayrıca acı su kurulumları için de önemlidir. Tam deniz suyu şartlarına daha yakın bir ortam için, çeşitli tuzların deniz benzeri uygun oranlarla karıştırılması çok daha önem taşır.
Uygun Karışım Gereklidir
• İmalatçıların kullanım talimatları, yaklaşık ölçüleri içerir; uygun tuzluluk için çözeltiyi kontrol edin ve tuzluluğu ayarlamak için daha fazla tuz karışımı veya taze su ekleyin. Tuzluluk ölçümü yapmadan önce tüm tuzun suda tamamen çözündüğünden emin olmalısınız.
• Ters osmoz veya damıtılmış su kullanın. Bu sayede içerisinde çözünmüş madde olmayan suyla başlangıç yaparsınız ve uygun tuz karışımı yapısı sağlanabilir.
• Tuzu asla akvaryumun içinde karıştırmayın.
• Tuzu önce koyup sonra üzerine su eklemek yerine, bir kova su içerisine dökün; bu sayede istenmeyen çökeltilerin önüne geçersiniz.
• Bu karıştırma işlemini bir veya iki günde yapın ve çözünmenin ve karışımın tamamlanmasını sağlamak için kovanın içine bir kafa motoru veya hava taşı yerleştirin.
Tuzluluk Nasıl Ölçülür?
• Tuzluluk, yani suyun içindeki çözünmüş tuzların miktarı, küçük bir su örneği üzerinden ışık kırılması değerlendirmesi yapan bir refraktometre (kırılımölçer) ile ölçülebilir. Ekran üzerinde görünen doğrudan binde bir değerini okuyabilirsiniz. “Binde bir” için yüzde sembolüne fazladan bir sıfırın eklendiği ‰ sembolü kullanılır. Deniz suyu, binde 35 (‰35) tuz içerir.
• Daha az kesinlik gösteren ama hâlâ faydalı ölçüler ise, esasen özgül ağırlığı veya yoğunluğu ölçen bir hidrometre ile elde edilebilir. Saf su, 1,000 özgül ağırlığa uygun olarak, 1 litre için tam olarak 1.000 gram ağırlığındadır. Tuz eklendikçe suyun özgül ağırlığı artar ve 1 litre, daha ağır hâle gelir. Deniz suyunun 1,025 özgül ağırlığı vardır. Okunması daha kolay olan ve kolay kolay kırılmayan plastik ölçüm kollu hidrometreler, yüzen cam hidrometrelere göre daha revaçtadır. Ölçüm kolunun üzerinde, yanlış okumaya neden olabilecek hava balonun olmadığına emin olmalısınız.
Üstünü Tamamlama
• Üstünü tamamlama, buharlaşma ile kaybolan suyu yerine koymak için akvaryuma su ekleme anlamına gelir. Sadece su buharlaştığından, çözünmüş tüm tuzlar akvaryumda kalır ve su daha tuzlu hâle gelir; uygun tuzluluğu sağlamak için buharlaşan su yerine taze su eklemeniz gerekir. Üstünü tamamlama işlemi için ters osmoz su kullanın, aksi durumda suyla birlikte akvaryuma mineral de eklemiş olursunuz.
• Cam üzerine işaret koyarak başlangıçtaki su seviyesini belirleyebilirsiniz. Tuzluluğun doğru olduğundan emin olmak için hâlâ bir hidrometre veya refraktometre kullanmanız lazımdır ama işaret koymak da genel bir fikir verir. Tuz buharlaşmaz, “tuz taşması” ile küçük miktarlarda kayıplar olur; tuz taşması, sıçrayan sular buharlaştıkça tuzun akvaryumun üzerinde ve çevresinde tabaka oluşturması olayıdır.
• Üstünü tamamlama uygulamasını, su değişikliği yapmayla karıştırmayın. Buharlaşan suyu yerine koyduğunuzda, akvaryumda birikmiş atık maddeleri boşaltmış sayılmazsınız. Bunu yapmak için bir hortum vasıtasıyla dışarı belli bir miktar su almalı ve bunu taze tuzlu su ile yerine koymalısınız. Düzenli su değişiklikleri yapmak, tatlı veya tuzlu suya sahip herhangi bir akvaryum için çok önemli bir uygulamadır.
Klasik Soru Cevap: Yedek Su
Su değişimini, tuz ile su karışımı olana kadar bekletmek yerine, hazırda su bekletmeli miyim? Bunu nasıl yapabilirim? Gary Shepard (Fairchild, Wisconsin)
Hazırda uygun pH, tuzluluk ve sıcaklık değerlerine sahip deniz suyunuzun olması, elbette ki arzu edilen bir durumdur. Deniz suyunu depolamak için temiz ve kapaklı bir plastik depo idealdir ve küçük bir kafa motoru ve ısıtıcı, değişim için suyu hazır hâle getirecektir.
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: tfhmagazine.com
• Tuz karışımı, akvaryum suyu için en kolay ve en güvenli kaynaktır ve doğal deniz suyuna göre daha iyidir. Tamponlayıcılar, uygun pH’ın sürdürülmesine yardımcı olur ve birçoğu, bakılan resif omurgasızlarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere ek kalsiyum ve diğer maddeler içerir.
• Okyanuslarda madde yoksunluğu çekilmeyecek kadar geniş hacimler söz konusudur. Akvaryumda ise su değişimleri arasında bazı belli çözünmüş madde miktarları ciddi derecelerde azalabilir. Sert mercanların ve Tridacninae familyasından midyelerin hızlı gelişim gösterdiği sağlıklı bir resif akvaryumunda kalsiyum ihtiyacı, herhangi bir tuz karışımının tek başına karşılayamayacağı kadar yüksek olabilir. Böyle bir sistemde, kalsiyum reaktörü veya kalkwasser (suda çözülmüş olarak bulunan kalsiyum hidroksit) veren pompa ile birlikte mümkün olduğunca düzenli ilaveler gerekebilir.
• Normal “tuz”, sodyum klorittir (yemek tuzu). Deniz suyu bu tuzdan yüksek konsantrasyonda içerir ama ayrıca deniz suyunda önemli miktarlarda diğer tuzlar ve küçük ama çok önemli miktarlarda daha da farklı tuzlar bulunur. Deniz suyu sadece tuzlu değildir; tamamı akvaryuma insan eliyle eklenmesi gereken birçok önemli kimyasalın hassas bir karışımıdır. Deniz canlıları bu hassas ortama uyumludur ve sağlıkları ve hayatları için birçok kimyasala bağlıdırlar. Bu canlılar, farklı kimyasal içeriğin bulunduğu bir tuzluluğa sahip suda bir müddet hayatta kalabilir ama sadece doğru tuz miktarına değil, aynı zamanda okyanusların özel tuz karışımına ihtiyaç duyarlar.
• Tuz karışımı ayrıca acı su kurulumları için de önemlidir. Tam deniz suyu şartlarına daha yakın bir ortam için, çeşitli tuzların deniz benzeri uygun oranlarla karıştırılması çok daha önem taşır.
Uygun Karışım Gereklidir
• İmalatçıların kullanım talimatları, yaklaşık ölçüleri içerir; uygun tuzluluk için çözeltiyi kontrol edin ve tuzluluğu ayarlamak için daha fazla tuz karışımı veya taze su ekleyin. Tuzluluk ölçümü yapmadan önce tüm tuzun suda tamamen çözündüğünden emin olmalısınız.
• Ters osmoz veya damıtılmış su kullanın. Bu sayede içerisinde çözünmüş madde olmayan suyla başlangıç yaparsınız ve uygun tuz karışımı yapısı sağlanabilir.
• Tuzu asla akvaryumun içinde karıştırmayın.
• Tuzu önce koyup sonra üzerine su eklemek yerine, bir kova su içerisine dökün; bu sayede istenmeyen çökeltilerin önüne geçersiniz.
• Bu karıştırma işlemini bir veya iki günde yapın ve çözünmenin ve karışımın tamamlanmasını sağlamak için kovanın içine bir kafa motoru veya hava taşı yerleştirin.
Tuzluluk Nasıl Ölçülür?
• Tuzluluk, yani suyun içindeki çözünmüş tuzların miktarı, küçük bir su örneği üzerinden ışık kırılması değerlendirmesi yapan bir refraktometre (kırılımölçer) ile ölçülebilir. Ekran üzerinde görünen doğrudan binde bir değerini okuyabilirsiniz. “Binde bir” için yüzde sembolüne fazladan bir sıfırın eklendiği ‰ sembolü kullanılır. Deniz suyu, binde 35 (‰35) tuz içerir.
• Daha az kesinlik gösteren ama hâlâ faydalı ölçüler ise, esasen özgül ağırlığı veya yoğunluğu ölçen bir hidrometre ile elde edilebilir. Saf su, 1,000 özgül ağırlığa uygun olarak, 1 litre için tam olarak 1.000 gram ağırlığındadır. Tuz eklendikçe suyun özgül ağırlığı artar ve 1 litre, daha ağır hâle gelir. Deniz suyunun 1,025 özgül ağırlığı vardır. Okunması daha kolay olan ve kolay kolay kırılmayan plastik ölçüm kollu hidrometreler, yüzen cam hidrometrelere göre daha revaçtadır. Ölçüm kolunun üzerinde, yanlış okumaya neden olabilecek hava balonun olmadığına emin olmalısınız.
Üstünü Tamamlama
• Üstünü tamamlama, buharlaşma ile kaybolan suyu yerine koymak için akvaryuma su ekleme anlamına gelir. Sadece su buharlaştığından, çözünmüş tüm tuzlar akvaryumda kalır ve su daha tuzlu hâle gelir; uygun tuzluluğu sağlamak için buharlaşan su yerine taze su eklemeniz gerekir. Üstünü tamamlama işlemi için ters osmoz su kullanın, aksi durumda suyla birlikte akvaryuma mineral de eklemiş olursunuz.
• Cam üzerine işaret koyarak başlangıçtaki su seviyesini belirleyebilirsiniz. Tuzluluğun doğru olduğundan emin olmak için hâlâ bir hidrometre veya refraktometre kullanmanız lazımdır ama işaret koymak da genel bir fikir verir. Tuz buharlaşmaz, “tuz taşması” ile küçük miktarlarda kayıplar olur; tuz taşması, sıçrayan sular buharlaştıkça tuzun akvaryumun üzerinde ve çevresinde tabaka oluşturması olayıdır.
• Üstünü tamamlama uygulamasını, su değişikliği yapmayla karıştırmayın. Buharlaşan suyu yerine koyduğunuzda, akvaryumda birikmiş atık maddeleri boşaltmış sayılmazsınız. Bunu yapmak için bir hortum vasıtasıyla dışarı belli bir miktar su almalı ve bunu taze tuzlu su ile yerine koymalısınız. Düzenli su değişiklikleri yapmak, tatlı veya tuzlu suya sahip herhangi bir akvaryum için çok önemli bir uygulamadır.
Klasik Soru Cevap: Yedek Su
Su değişimini, tuz ile su karışımı olana kadar bekletmek yerine, hazırda su bekletmeli miyim? Bunu nasıl yapabilirim? Gary Shepard (Fairchild, Wisconsin)
Hazırda uygun pH, tuzluluk ve sıcaklık değerlerine sahip deniz suyunuzun olması, elbette ki arzu edilen bir durumdur. Deniz suyunu depolamak için temiz ve kapaklı bir plastik depo idealdir ve küçük bir kafa motoru ve ısıtıcı, değişim için suyu hazır hâle getirecektir.
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: tfhmagazine.com
Akvaryumda Tüplü Kurtların Bakımı
Toprak solucanlarıyla akraba olan ama çok daha göz alıcı ve ilgi çekici olan bu deniz kurtları, Dave Wolfenden’in ilgisinden kaçmıyor.
Yelpaze Kurtları (Deniz Yelpazeleri) ve Toz Püskülü Kurtları -daha geniş bir tabir olarak Tüplü Kurtlar- en güzel deniz akvaryumu canlıları arasındadır. Ancak bu harika canlılar sıklıkla yanlış anlaşılır ve belki de ironik olarak, hobide artarak devam eden yüksek teknolojik gelişmeler, onlar için birçok akvaryumu uygunsuz hâle getirmektedir.
Peki bu ilginç canlılar nedir ve akvaryum ortamında nelere ihtiyaç duyarlar?
Bunlar esasen halkalı solucanlardır (Annelida şubesi), yani toprak solucanlarıyla akrabadırlar. Ancak şubesindeki serbest hareket edebilen üyelerin aksine bu kurtlar yerleşiktir, diğer bir deyişle durağandırlar ve kendilerini bir noktaya sabitlerler.
Toprak solucanlarında olduğu üzere, parçalı bir vücuda sahiptirler, yine de bir tüp içerisinde koruma altındadırlar. Biçim ve davranış açısından belli farklılıklar gösteren iki gruba ayrılırlar. Her iki gruptaki tüm kurtlar tüpler içerisinde yaşar, bununla birlikte solunum ve beslenme için kullandıkları ikili solungaçlara sahiptirler.
Sabellidler (Sabellidae familyası)
Sabellidler, döküntülerden ve mukozadan bir tüp inşa eder ve tüpten dışarıya, radiola olarak bilinen ikili solungaç tüylerinden oluşan tuhaf ama güzel bir “taç” uzatırlar.
Bunlar, partikülleri büyüklüklerine göre yakalar ve ayırır. Büyük parçalar, onları akıntıyla taşımaya yardımcı olan mukoza ile atılarak alınmaz. Orta büyüklükteki parçalar, kurdun tüpünün oluşturulmasında yardımcı olarak kullanılır ve ince parçalar yiyecek olarak sindirilir.
İnce silia (tüycükler) -solungaçların yüzey üzerindeki saç benzeri çıkıntılar- küçük partikülleri ağız boyunca hareket ettirir.
Çoğu Sabellid, deniz yatağı üzerindeki kum ve çamur içerisinde yaşar.
Serpulidler (Serpulidae familyası)
Diğer grubu oluşturan Serpulidler, bir kalsiyum karbonatlı tüp salgılar ve sert zeminler üzerinde bulunma eğilimindedirler. Birçok durumda, Porites cinsindeki türler gibi, mercanların üzerinde görülebilirler. Kurt ilk başta asit salgısının yardımıyla konağının üzerinde delikler açar ve eğer kendisine bir yer oluşturabilirse, konak zamanla büyüyerek tüpü kaplar.
Serpulidlerin ikili solungaçları, spiral biçiminde gelişme eğilimindedir ve kurt ayrıca operkulum adı verilen güzel bir döşeme kapağı mekanizması oluşturur. Bu kapak, tüpün girişini etkili şekilde kapatmak için kullanılır ve bu sayede kurt, tamamen koruma altına kalır.
Su hareketliliği
Suda asılı durarak beslenen bu kurtlar, küçük partikülleri solungaçları üzerinde yakalar. Bunu solungaçlarını ritmik olarak hareket ettirerek bir ölçüde kolaylaştırabilir ama beslenmesine yardımcı olması için suda belli miktar akıntının olması gerekecektir.
Akıntı sadece besinleri kurtlara taşımaz, aynı zamanda solungaçlarına oksijen de taşır ve mukoza oluşturmalarına yardımcı olur.
Sabellidler, akvaryumda gelgit akıntısının taklit edilmesi doğrultusunda değiştirilebilen katmanlı akıntıda kendilerini rahat etme eğilimindedir.
Serpulidler ise güçlü ve karmaşık akıntıya daha fazla uyumludur, bunun nedeni tahminen belli bir miktar koruma sağlayan mercan konaklarının iskeletine yerleşmiş olmalarıdır.
Beslenmeleri
Akvaryumda küçük partiküllü yiyecekler gerekecektir ve fitoplankton, dondurulmuş yemlerden çözülen sular ve sıvı omurgasız yemleri bunlardan bazılarıdır. Düzenli yemlemeler en iyi başarı şansını sunar ama aşırıya kaçmayın çünkü bazı yiyecekler su kalitesine olumsuz etki yapabilir.
Bir şırınga veya pipet kullanarak kurtları tek tek beslemeye çalışmak, iyi bir yaklaşım olabilir.
Aşırı “skimming” yapılan ve düşük besin seviyesine sahip modern resif akvaryumları çoğunlukla, düzenli ek yemlemelerden faydalanan bu kurtlar için ideal değildir. Bu kurtlar için, hem sabit su şartlarına hem de doğal plankton popülasyonları formunda potansiyel yiyeceklere sahip oturmuş sistemler tercih edilir.
Akvaryum arkadaşları?
Birçok Yelpaze Kurdu türü, uygun olmayan akvaryum canlılarının varlığı karşısında erkenden ölür. Bu lezzetli yelpaze biçimli solungaçların çeşitli balıklara ve diğer birçok omurgasıza ne kadar iştah açıcı olabileceğini bir düşünün.
Bu; balon balıklarının, birçok tetik balığının, melek balıkların ve çoğu kelebek balığının uygun olmadığı anlamındadır.
Omurgasızlar açısındansa birçok yengeç, kurtların solungaçlarını ve tüplerini karşı konulamaz bulmaktadır.
Başta Sabellastarte, Bispira ve Branchiomma olmak üzere ticarete sunulan birkaç tüplü kurt cinsi vardır ve bunlar, akıntı ve beslenme konularında bir ölçüde benzer ihtiyaçlara sahiptir.
Akvaryuma yerleştirilmeleri önemlidir çünkü eğer şartlar istedikleri gibi olmazsa, tüplerini terk edip çoğunlukla kötü sonuçlarla karşılaşırlar. Yine de zaman zaman daha iyi bir konuma ulaşacak ve kendilerine yer edineceklerdir.
Zemin içersine veya canlı kayaların arasına konulabilirler. Bazı küçük türler, canlı kayaların üzerinde gezgin olarak kendiliklerinden akvaryuma giriş yapabilir ve doğru koşullar altında üreyebilirler.
Serpulidler arasında, Spirobranchus cinsine mensup Noel Ağacı Kurtları, akvaristlerin en aşina olduğu türlerdir. Yaygın olarak, Hint-Pasifik’te yaşayan Porites cinsi mercanlarla ve Karayipler’de yaşayan Montastrea cinsi mercanlar (Yıldız Mercanları) gibi diğer türlerle bütünleşik olarak görülürler.
Spirobranchus giganteus, dünyadaki tüm tropikal denizlerde dağılım gösteren ve akvaryum ticaretinde en sık görülen Noel Ağacı Kurdu türüdür.
Tüylerinin renklenmesi oldukça çeşitlilik gösterir ve çok göz alıcı olabilirler. Bu hayvanların cazibesini anlamak çok kolaydır ve eğer Noel Ağacı Kurtlarını büyütmek istiyorsanız, mercan konağının üzerinde gelenlerde şansınız daha yüksek olacaktır.
En iyi başarı şansı için konak mercana iyi bakılmalıdır; optimal su kalitesi, uygun akıntı ve yeterli ışık sağlanmalıdır. Ayrıca mercanın kendisinin de kurt için belli bir koruma veya fayda sağladığı da bilinmektedir, dolayısıyla konağın ihtiyaçlarının karşılanması önemlidir. Kurtların düzenli beslendiğinden de emin olmalısınız.
Onları suyun dışına çıkarmayın!
Tüplü kurtların akvaryuma alıştırılmaları sürecinde dikkatli olmalısınız. Su parametrelerindeki değişiklikler aşama aşama yapmalı ve mümkünse, tüp içerisinde kalan havanın sorun çıkarma olasılığı yüzünden onları su dışına çıkarmaktan kaçınmalısınız.
Bu kurtları üretebilir miyim?
Hem yumuşak vücutlu hem kalkerli olan tüplü kurtların akvaryum ortamında yumurtladıkları bilinmektedir ama larvaların tutunma ve hayatta kalma şansı düşüktür. Yine de bazı Sabellidler, optimal şartlar altında akvaryumda eşeysiz olarak üreyecektir.
Taç: Dökülür mü, ölür mü?
Birçok Yelpaze Kurdu, uygun olmayan koşullarda beslenme tentaküllerinden oluşan taçlarını dökecektir. Bu, akvaryuma eklenmeleri sırasında zayıf alıştırma tekniklerinin veya su kalitesindeki düşüşün sonucunda gerçekleşebilen bir durumdur.
Çoğu akvarist bunun nihai bir davranış olduğunu düşünüp kurdu akvaryumdan çıkartacaktır ama akılda tutulması gerekir ki Yelpaze Kurtları, uygun koşullar altında taçlarını yeniden oluşturur.
Taçlarını döken kurtları gözlem altına almalısınız ve onları çıkarmak için acele etmemelisiniz. Akvaryumda su kalitesinin sabit olduğundan, yemlemenin yeterli olduğundan ve kurtları avlayacak canlıların bulunmadığından emin olmalısınız. Biraz şansla, kendilerini iyileştireceklerdir.
Acemiler için uygun değillerdir.
Her şeyi göz önünde tutarak, yeni akvaristlerin tüplü kurt beslemeye yönelmemeleri idealdir. Bakılmaları imkânsız değildir ama su kalitesinin sürdürülmesiyle alakalı önceden deneyime sahip olmak ve akıntı ve yemleme konularında kurtların ihtiyaçlarını karşılayabilmek, oldukça yararlı olacaktır.
Yazan: Dave Wolfenden
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: practicalfishkeeping.co.uk
Yelpaze Kurtları (Deniz Yelpazeleri) ve Toz Püskülü Kurtları -daha geniş bir tabir olarak Tüplü Kurtlar- en güzel deniz akvaryumu canlıları arasındadır. Ancak bu harika canlılar sıklıkla yanlış anlaşılır ve belki de ironik olarak, hobide artarak devam eden yüksek teknolojik gelişmeler, onlar için birçok akvaryumu uygunsuz hâle getirmektedir.
Peki bu ilginç canlılar nedir ve akvaryum ortamında nelere ihtiyaç duyarlar?
Bunlar esasen halkalı solucanlardır (Annelida şubesi), yani toprak solucanlarıyla akrabadırlar. Ancak şubesindeki serbest hareket edebilen üyelerin aksine bu kurtlar yerleşiktir, diğer bir deyişle durağandırlar ve kendilerini bir noktaya sabitlerler.
Toprak solucanlarında olduğu üzere, parçalı bir vücuda sahiptirler, yine de bir tüp içerisinde koruma altındadırlar. Biçim ve davranış açısından belli farklılıklar gösteren iki gruba ayrılırlar. Her iki gruptaki tüm kurtlar tüpler içerisinde yaşar, bununla birlikte solunum ve beslenme için kullandıkları ikili solungaçlara sahiptirler.
Sabellidler (Sabellidae familyası)
Sabellidler, döküntülerden ve mukozadan bir tüp inşa eder ve tüpten dışarıya, radiola olarak bilinen ikili solungaç tüylerinden oluşan tuhaf ama güzel bir “taç” uzatırlar.
Bunlar, partikülleri büyüklüklerine göre yakalar ve ayırır. Büyük parçalar, onları akıntıyla taşımaya yardımcı olan mukoza ile atılarak alınmaz. Orta büyüklükteki parçalar, kurdun tüpünün oluşturulmasında yardımcı olarak kullanılır ve ince parçalar yiyecek olarak sindirilir.
İnce silia (tüycükler) -solungaçların yüzey üzerindeki saç benzeri çıkıntılar- küçük partikülleri ağız boyunca hareket ettirir.
Çoğu Sabellid, deniz yatağı üzerindeki kum ve çamur içerisinde yaşar.
Diğer grubu oluşturan Serpulidler, bir kalsiyum karbonatlı tüp salgılar ve sert zeminler üzerinde bulunma eğilimindedirler. Birçok durumda, Porites cinsindeki türler gibi, mercanların üzerinde görülebilirler. Kurt ilk başta asit salgısının yardımıyla konağının üzerinde delikler açar ve eğer kendisine bir yer oluşturabilirse, konak zamanla büyüyerek tüpü kaplar.
Serpulidlerin ikili solungaçları, spiral biçiminde gelişme eğilimindedir ve kurt ayrıca operkulum adı verilen güzel bir döşeme kapağı mekanizması oluşturur. Bu kapak, tüpün girişini etkili şekilde kapatmak için kullanılır ve bu sayede kurt, tamamen koruma altına kalır.
Su hareketliliği
Suda asılı durarak beslenen bu kurtlar, küçük partikülleri solungaçları üzerinde yakalar. Bunu solungaçlarını ritmik olarak hareket ettirerek bir ölçüde kolaylaştırabilir ama beslenmesine yardımcı olması için suda belli miktar akıntının olması gerekecektir.
Akıntı sadece besinleri kurtlara taşımaz, aynı zamanda solungaçlarına oksijen de taşır ve mukoza oluşturmalarına yardımcı olur.
Sabellidler, akvaryumda gelgit akıntısının taklit edilmesi doğrultusunda değiştirilebilen katmanlı akıntıda kendilerini rahat etme eğilimindedir.
Serpulidler ise güçlü ve karmaşık akıntıya daha fazla uyumludur, bunun nedeni tahminen belli bir miktar koruma sağlayan mercan konaklarının iskeletine yerleşmiş olmalarıdır.
Beslenmeleri
Akvaryumda küçük partiküllü yiyecekler gerekecektir ve fitoplankton, dondurulmuş yemlerden çözülen sular ve sıvı omurgasız yemleri bunlardan bazılarıdır. Düzenli yemlemeler en iyi başarı şansını sunar ama aşırıya kaçmayın çünkü bazı yiyecekler su kalitesine olumsuz etki yapabilir.
Bir şırınga veya pipet kullanarak kurtları tek tek beslemeye çalışmak, iyi bir yaklaşım olabilir.
Aşırı “skimming” yapılan ve düşük besin seviyesine sahip modern resif akvaryumları çoğunlukla, düzenli ek yemlemelerden faydalanan bu kurtlar için ideal değildir. Bu kurtlar için, hem sabit su şartlarına hem de doğal plankton popülasyonları formunda potansiyel yiyeceklere sahip oturmuş sistemler tercih edilir.
Akvaryum arkadaşları?
Birçok Yelpaze Kurdu türü, uygun olmayan akvaryum canlılarının varlığı karşısında erkenden ölür. Bu lezzetli yelpaze biçimli solungaçların çeşitli balıklara ve diğer birçok omurgasıza ne kadar iştah açıcı olabileceğini bir düşünün.
Bu; balon balıklarının, birçok tetik balığının, melek balıkların ve çoğu kelebek balığının uygun olmadığı anlamındadır.
Omurgasızlar açısındansa birçok yengeç, kurtların solungaçlarını ve tüplerini karşı konulamaz bulmaktadır.
Başta Sabellastarte, Bispira ve Branchiomma olmak üzere ticarete sunulan birkaç tüplü kurt cinsi vardır ve bunlar, akıntı ve beslenme konularında bir ölçüde benzer ihtiyaçlara sahiptir.
Akvaryuma yerleştirilmeleri önemlidir çünkü eğer şartlar istedikleri gibi olmazsa, tüplerini terk edip çoğunlukla kötü sonuçlarla karşılaşırlar. Yine de zaman zaman daha iyi bir konuma ulaşacak ve kendilerine yer edineceklerdir.
Zemin içersine veya canlı kayaların arasına konulabilirler. Bazı küçük türler, canlı kayaların üzerinde gezgin olarak kendiliklerinden akvaryuma giriş yapabilir ve doğru koşullar altında üreyebilirler.
Serpulidler arasında, Spirobranchus cinsine mensup Noel Ağacı Kurtları, akvaristlerin en aşina olduğu türlerdir. Yaygın olarak, Hint-Pasifik’te yaşayan Porites cinsi mercanlarla ve Karayipler’de yaşayan Montastrea cinsi mercanlar (Yıldız Mercanları) gibi diğer türlerle bütünleşik olarak görülürler.
Spirobranchus giganteus, dünyadaki tüm tropikal denizlerde dağılım gösteren ve akvaryum ticaretinde en sık görülen Noel Ağacı Kurdu türüdür.
Tüylerinin renklenmesi oldukça çeşitlilik gösterir ve çok göz alıcı olabilirler. Bu hayvanların cazibesini anlamak çok kolaydır ve eğer Noel Ağacı Kurtlarını büyütmek istiyorsanız, mercan konağının üzerinde gelenlerde şansınız daha yüksek olacaktır.
En iyi başarı şansı için konak mercana iyi bakılmalıdır; optimal su kalitesi, uygun akıntı ve yeterli ışık sağlanmalıdır. Ayrıca mercanın kendisinin de kurt için belli bir koruma veya fayda sağladığı da bilinmektedir, dolayısıyla konağın ihtiyaçlarının karşılanması önemlidir. Kurtların düzenli beslendiğinden de emin olmalısınız.
Onları suyun dışına çıkarmayın!
Tüplü kurtların akvaryuma alıştırılmaları sürecinde dikkatli olmalısınız. Su parametrelerindeki değişiklikler aşama aşama yapmalı ve mümkünse, tüp içerisinde kalan havanın sorun çıkarma olasılığı yüzünden onları su dışına çıkarmaktan kaçınmalısınız.
Bu kurtları üretebilir miyim?
Hem yumuşak vücutlu hem kalkerli olan tüplü kurtların akvaryum ortamında yumurtladıkları bilinmektedir ama larvaların tutunma ve hayatta kalma şansı düşüktür. Yine de bazı Sabellidler, optimal şartlar altında akvaryumda eşeysiz olarak üreyecektir.
Taç: Dökülür mü, ölür mü?
Birçok Yelpaze Kurdu, uygun olmayan koşullarda beslenme tentaküllerinden oluşan taçlarını dökecektir. Bu, akvaryuma eklenmeleri sırasında zayıf alıştırma tekniklerinin veya su kalitesindeki düşüşün sonucunda gerçekleşebilen bir durumdur.
Çoğu akvarist bunun nihai bir davranış olduğunu düşünüp kurdu akvaryumdan çıkartacaktır ama akılda tutulması gerekir ki Yelpaze Kurtları, uygun koşullar altında taçlarını yeniden oluşturur.
Taçlarını döken kurtları gözlem altına almalısınız ve onları çıkarmak için acele etmemelisiniz. Akvaryumda su kalitesinin sabit olduğundan, yemlemenin yeterli olduğundan ve kurtları avlayacak canlıların bulunmadığından emin olmalısınız. Biraz şansla, kendilerini iyileştireceklerdir.
Acemiler için uygun değillerdir.
Her şeyi göz önünde tutarak, yeni akvaristlerin tüplü kurt beslemeye yönelmemeleri idealdir. Bakılmaları imkânsız değildir ama su kalitesinin sürdürülmesiyle alakalı önceden deneyime sahip olmak ve akıntı ve yemleme konularında kurtların ihtiyaçlarını karşılayabilmek, oldukça yararlı olacaktır.
Yazan: Dave Wolfenden
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: practicalfishkeeping.co.uk
Etiketler:
Akvaryum (Tuzlu Su)
13 Şubat 2016 Cumartesi
Tatlı Su Akvaryumlarına Tuz Eklemek
Yazan: Tony Griffits
Ne zaman Eklenir ve Ne Zaman Eklenmez?
Tatlı su akvaryumlarına tuz ekleme, hobide çok eskilere dayanan bir uygulamadır. Stres azaltmak, tedavi yapmak, su sertliğini artırmak ve acı su şartları sağlamak gibi, akvaristlerin akvaryuma tuz eklemelerine neden olan bazı durumlar söz konusudur. Her 40 litre suya bir çay kaşığı tuz ekleme önerisi, akvaryumcular tarafından yaygın olarak söylenir. Bu ne birçok deneyimli akvaristin yaptığı ne de önerdiği bir uygulamadır. Bir tatlı su akvaryumuna tuz eklemeden önce, bunu neden yaptığınızı ve olası yan etkilerini biliyor olmalısınız.
Tatlı Su
Hobide yer alan birçok vahşi tatlı su balığı ve bitkisi, çok az miktarda tuz içeren nehirlerden ve göllerden getirilir. Tatlı su balıkları, milyonda bir (ppm) ile ölçülen tuz içeriğine sahip sulara uyum sağlayabilir; tuzlu su balıklarında bu ölçüm binde bir (ppt) ile yapılır. Benim musluk suyum bir barajdan geliyor ve ortalama 3 ppm’den az sodyum içeriyor. Birçok durumda tatlı sular çok düşük tuz içeriğine sahiptir ve tropikal yağmur ormanları gibi dünyanın bazı kesimlerinde ise içerik, tespit edilemeyecek kadar eser miktarda olabiliyor.
Balıklar ve Bitkiler
Tatlı su balıkları ve bitkileri, çok az tuza sahip ortamlarda yaşamak için evrilmiştir ve bu nedenle tuza karşı aşırı hassastırlar. Birçok tatlı su bitkisi, tuza uyum sağlayamaz ve eğer akvaryumunuzda canlı bitkiler olacaksa, genel bir kural olarak tuzdan kaçınmanız gerekir. Birçok kedi balığı türü ve özellikle de vatozlar gibi bazı balık türleri fazla tuza uyum gösteremez ve bu balıkların bulunduğu akvaryuma tuz ilavesi yapılmamalıdır.
İlaç Olarak Tuz
Tuzun en önemli kullanımı, bazı ektoparazit (dış parazit) çeşitlerine karşı tatlı su balıklarının tedavisi içindir. Tuzun uzaklaştırdığı bilinen yaygın bazı parazitler; ich (Ichthyophthirius), Costia ve kancalı kurtlardır (Lernaea). Bu parazitleri tuzla uzaklaştırmak için her 40 litre için bir çay kaşığı değil, bir buçuk kahve fincanı şeklinde çokça tuza ihtiyaç vardır. Standart deniz akvaryumu hidrometresi (yoğunluk ölçer) ile ölçülen "Öz Ağırlık", 1,005 ile 1,009 veya 7 ile 13 ppt arasında olmalıdır. Kancalı kurt tedavisi için 1,009 ideal olacaktır. Bu tuz seviyesinin en az üç hafta uygulanması gerekir. Tatlı su balıklarının tamamı, bu kadar tuza uyum sağlayamaz. Genel olarak Orta Amerika cichlidleri, canlı doğuranlar, Malavi ve Tanganika cichlidleri ve Koi, bu seviyede tuza uyum gösterebilir. Tuzlu su banyoları da bazı dış parazitlerin uzaklaştırılması için yaygın olarak yapılan uygulamalardır. Öz ağırlığı 1,009 ila 1,023 olan tuzlu su banyosunun balıklara otuz dakika ila iki saat yaptırılmasının, Gyrodactylus cinsinden dış parazitleri öldürdüğü bilinmektedir. Tatlı su balıklarının tuzla tedavi edilmesi sırasında, aşırı stres açısından balıkları yakından gözlemeli ve gerektiğinde tatlı suya geri koymalısınız. Birçok durumda, dış parazitleri diğer tipte ticari ilaçlarla tedavi etmek, tuzla tedaviye göre daha güvenli olabilmektedir.
Tuzun tedavisel miktarı (40 litreye bir çay kaşığı) zaman zaman, hasarlı deriye sahip veya çokça pul kaybetmiş balıklar için karantina akvaryumuna veya ana akvaryuma eklenmektedir. Bu az miktarda tuz, balığın yaraları iyileşirken kanındaki tuz seviyesinin sürdürülmesine katkı sağlayarak osmoregülasyonda balığa yardımcı olacaktır. Yaralar iyileştiğinde ise suyun neredeyse tamamını değiştirerek tuzun akvaryumdan alınmasını öneriyorum. Tuz buharlaşmaz, dolayısıyla tuzun alınması için su değişimi yapmak şarttır.
Zeolit ve Tuz
Zeolit çoğunlukla, akvaryumlarda çözeltiden amonyumu/amonyağı uzaklaştırmak için kullanılır. Akvaryuma tuz eklendiğinde, amonyumun/amonyağın uzaklaştırılmasına engel olur. Bu yüzden zeolit sadece tatlı sularda etkilidir. Zeolit, tuzlu su içerisine batırılarak yeniden kullanılır duruma getirilebilir. Zeolit tuzlu suya batırıldığında, amonyum/amonyak tuzla yer değiştirir.
Genel bir kural olarak tuz, tatlı su akvaryumlarına kullanılmamalıdır. Tuz kullanımı, tuza uyumlu balıklar için etkili bir tedavi olur. Tuz, içerisinde canlı bitkilerin bulunduğu akvaryumlara asla eklenmemelidir. Tuza uyumlu olmayan balıklar içinse alternatif tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: aquaworldaquarium.com
İlgili makaleler: 1) Tuz Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
2) Amonyak Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
3) Balık Banyoları
4) Acı Su Kedi Balıkları
Ne zaman Eklenir ve Ne Zaman Eklenmez?
Tatlı su akvaryumlarına tuz ekleme, hobide çok eskilere dayanan bir uygulamadır. Stres azaltmak, tedavi yapmak, su sertliğini artırmak ve acı su şartları sağlamak gibi, akvaristlerin akvaryuma tuz eklemelerine neden olan bazı durumlar söz konusudur. Her 40 litre suya bir çay kaşığı tuz ekleme önerisi, akvaryumcular tarafından yaygın olarak söylenir. Bu ne birçok deneyimli akvaristin yaptığı ne de önerdiği bir uygulamadır. Bir tatlı su akvaryumuna tuz eklemeden önce, bunu neden yaptığınızı ve olası yan etkilerini biliyor olmalısınız.
Tatlı Su
Hobide yer alan birçok vahşi tatlı su balığı ve bitkisi, çok az miktarda tuz içeren nehirlerden ve göllerden getirilir. Tatlı su balıkları, milyonda bir (ppm) ile ölçülen tuz içeriğine sahip sulara uyum sağlayabilir; tuzlu su balıklarında bu ölçüm binde bir (ppt) ile yapılır. Benim musluk suyum bir barajdan geliyor ve ortalama 3 ppm’den az sodyum içeriyor. Birçok durumda tatlı sular çok düşük tuz içeriğine sahiptir ve tropikal yağmur ormanları gibi dünyanın bazı kesimlerinde ise içerik, tespit edilemeyecek kadar eser miktarda olabiliyor.
Balıklar ve Bitkiler
Tatlı su balıkları ve bitkileri, çok az tuza sahip ortamlarda yaşamak için evrilmiştir ve bu nedenle tuza karşı aşırı hassastırlar. Birçok tatlı su bitkisi, tuza uyum sağlayamaz ve eğer akvaryumunuzda canlı bitkiler olacaksa, genel bir kural olarak tuzdan kaçınmanız gerekir. Birçok kedi balığı türü ve özellikle de vatozlar gibi bazı balık türleri fazla tuza uyum gösteremez ve bu balıkların bulunduğu akvaryuma tuz ilavesi yapılmamalıdır.
İlaç Olarak Tuz
Tuzun en önemli kullanımı, bazı ektoparazit (dış parazit) çeşitlerine karşı tatlı su balıklarının tedavisi içindir. Tuzun uzaklaştırdığı bilinen yaygın bazı parazitler; ich (Ichthyophthirius), Costia ve kancalı kurtlardır (Lernaea). Bu parazitleri tuzla uzaklaştırmak için her 40 litre için bir çay kaşığı değil, bir buçuk kahve fincanı şeklinde çokça tuza ihtiyaç vardır. Standart deniz akvaryumu hidrometresi (yoğunluk ölçer) ile ölçülen "Öz Ağırlık", 1,005 ile 1,009 veya 7 ile 13 ppt arasında olmalıdır. Kancalı kurt tedavisi için 1,009 ideal olacaktır. Bu tuz seviyesinin en az üç hafta uygulanması gerekir. Tatlı su balıklarının tamamı, bu kadar tuza uyum sağlayamaz. Genel olarak Orta Amerika cichlidleri, canlı doğuranlar, Malavi ve Tanganika cichlidleri ve Koi, bu seviyede tuza uyum gösterebilir. Tuzlu su banyoları da bazı dış parazitlerin uzaklaştırılması için yaygın olarak yapılan uygulamalardır. Öz ağırlığı 1,009 ila 1,023 olan tuzlu su banyosunun balıklara otuz dakika ila iki saat yaptırılmasının, Gyrodactylus cinsinden dış parazitleri öldürdüğü bilinmektedir. Tatlı su balıklarının tuzla tedavi edilmesi sırasında, aşırı stres açısından balıkları yakından gözlemeli ve gerektiğinde tatlı suya geri koymalısınız. Birçok durumda, dış parazitleri diğer tipte ticari ilaçlarla tedavi etmek, tuzla tedaviye göre daha güvenli olabilmektedir.
Tuzun tedavisel miktarı (40 litreye bir çay kaşığı) zaman zaman, hasarlı deriye sahip veya çokça pul kaybetmiş balıklar için karantina akvaryumuna veya ana akvaryuma eklenmektedir. Bu az miktarda tuz, balığın yaraları iyileşirken kanındaki tuz seviyesinin sürdürülmesine katkı sağlayarak osmoregülasyonda balığa yardımcı olacaktır. Yaralar iyileştiğinde ise suyun neredeyse tamamını değiştirerek tuzun akvaryumdan alınmasını öneriyorum. Tuz buharlaşmaz, dolayısıyla tuzun alınması için su değişimi yapmak şarttır.
Zeolit ve Tuz
Zeolit çoğunlukla, akvaryumlarda çözeltiden amonyumu/amonyağı uzaklaştırmak için kullanılır. Akvaryuma tuz eklendiğinde, amonyumun/amonyağın uzaklaştırılmasına engel olur. Bu yüzden zeolit sadece tatlı sularda etkilidir. Zeolit, tuzlu su içerisine batırılarak yeniden kullanılır duruma getirilebilir. Zeolit tuzlu suya batırıldığında, amonyum/amonyak tuzla yer değiştirir.
Genel bir kural olarak tuz, tatlı su akvaryumlarına kullanılmamalıdır. Tuz kullanımı, tuza uyumlu balıklar için etkili bir tedavi olur. Tuz, içerisinde canlı bitkilerin bulunduğu akvaryumlara asla eklenmemelidir. Tuza uyumlu olmayan balıklar içinse alternatif tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: aquaworldaquarium.com
İlgili makaleler: 1) Tuz Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
2) Amonyak Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
3) Balık Banyoları
4) Acı Su Kedi Balıkları
Etiketler:
Akvaryum
10 Şubat 2016 Çarşamba
Ölümcül Bir Virüs, Arı Popülasyonlarını Yok Ediyor ve Bu Tamamen Bizim Hatamız
Tarım ve diğer çevresel hizmetler için arılara tamamen güvensek onları sürüler hâlinde öldüren ölümcül bir virüsün yayılmasına yardım etmiş olduk. Geçtiğimiz günlerde yapılan bir araştırma, arıları başka bölgelere taşımanın Deforme Kanat Virüsünün çabucak artmasına nasıl katkı sağladığını ortaya koyuyor.
Deforme Kanat Virüsü (Deformed Wing Virus, DWV), Varroa cinsinden uyuz böcekleri tarafından taşınıyor ve isminden de anlaşılacağı üzere gelişmekte olan genç arılar üzerinde kesin bir etkiye yol açıyor. Uyuz böcekleri de büyük koloni kayıplarına neden olur şekilde arı larvalarını tüketiyor. Science (Bilim) dergisinde yayınlanan bir çalışma, enfekte olmuş Avrupa bal arılarının ticaretinin yapılmasının virüsün yayılmasına nasıl neden olduğunu ortaya koydu. Çalışmanın yürütücülerinden biri olan Lena Wilfert: "Uyuz böceği taşıdığı bilinse de bilinmese de arıların artık başka bölgelere taşınmasına kesin sınırlamalar getirmek zorundayız."
Neyse ki zararlı virüslerin yayılımını kontrol altına alma olasılığı var. Arıların taşınması sürecinde zorunlu sağlık taramaları yapmak ve uyuz böcekleri açısından arılarını düzenli olarak incelemeleri hususunda arıcıları teşvik etmek, uygulamalar arasında. Deforme Kanat Virüsü Avrupa'dan Kuzey Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda'ya yayılmış olsa da yapabileceğimiz hâlâ çok şey var. Geleceğimiz, günümüzde arı popülasyonlarını sağlıklı tutma çabalarımıza bağlı.
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: inhabitat.com
Deforme Kanat Virüsü (Deformed Wing Virus, DWV), Varroa cinsinden uyuz böcekleri tarafından taşınıyor ve isminden de anlaşılacağı üzere gelişmekte olan genç arılar üzerinde kesin bir etkiye yol açıyor. Uyuz böcekleri de büyük koloni kayıplarına neden olur şekilde arı larvalarını tüketiyor. Science (Bilim) dergisinde yayınlanan bir çalışma, enfekte olmuş Avrupa bal arılarının ticaretinin yapılmasının virüsün yayılmasına nasıl neden olduğunu ortaya koydu. Çalışmanın yürütücülerinden biri olan Lena Wilfert: "Uyuz böceği taşıdığı bilinse de bilinmese de arıların artık başka bölgelere taşınmasına kesin sınırlamalar getirmek zorundayız."
Neyse ki zararlı virüslerin yayılımını kontrol altına alma olasılığı var. Arıların taşınması sürecinde zorunlu sağlık taramaları yapmak ve uyuz böcekleri açısından arılarını düzenli olarak incelemeleri hususunda arıcıları teşvik etmek, uygulamalar arasında. Deforme Kanat Virüsü Avrupa'dan Kuzey Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda'ya yayılmış olsa da yapabileceğimiz hâlâ çok şey var. Geleceğimiz, günümüzde arı popülasyonlarını sağlıklı tutma çabalarımıza bağlı.
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: inhabitat.com
2 Şubat 2016 Salı
Bilim Adamları, Avustralya'da Okaliptüs Ağaçlarında Altın Buldular
Bilim adamları ilk defa, yaşayan bir organizmanın içerisinde doğal yollarla bütünleşmiş altın buldular. Nature Communications dergisinde yayınlanan çalışmada, Avustralya'daki Commonwealth Scientific and Industrial Research Organization (CSIRO) (Federal Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Organizasyonu) bünyesinden araştırmacılar, okaliptüs ağaçlarının yapraklarında ve dallarında insan saçının beşte biri çapında partiküller keşfettiklerini açıkladılar.
Okaliptüsün su arayışı sürecinde altın, kök sistemi aracılığıyla topraktan ağacın içerisine girebiliyor. Bu element ağaç için zehirli olabildiğinden, bilim adamları ağacın, altını ayırmak ve dışarı atmak için yapraklarına ve dallarına ilettiği hipotezini ortaya koydular. Altın, çıplak gözle görülemiyor ama özel x-ışını teknolojisi yardımıyla tespit edilebiliyor.
Altın elde etmek için okaliptüs ağaçlarına hücum etmeye ise muhtemelen gerek yok. Araştırma lideri Mel Lintern, Brisbane Times gazetesine, toplamda 500 ağacın bir altın madeninin üzerinde büyümüş olsalar bile, sadece küçük bir alyans yapılabilecek kadar altın üreteceklerini açıkladı. Bununla birlikte ağaçlardaki altın varlığı, sondajcılara toprağı rastgele delmeksizin altın damarlarını tespit etmeleri hususunda yardımcı olabilir.
Daily Mail gazetesine göre altın madeni keşifleri, son on yılda yarı yarıya azaldı ve çıkarılan altının kalitesi düştü. Okaliptüs ağaçları dikmek ise, yüzeyin metrelerce altında altın arayışı yapabilmek için çok daha çevre dostu ve uygun maliyetli bir yöntem olabilir.
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: inhabitat.com
Okaliptüsün su arayışı sürecinde altın, kök sistemi aracılığıyla topraktan ağacın içerisine girebiliyor. Bu element ağaç için zehirli olabildiğinden, bilim adamları ağacın, altını ayırmak ve dışarı atmak için yapraklarına ve dallarına ilettiği hipotezini ortaya koydular. Altın, çıplak gözle görülemiyor ama özel x-ışını teknolojisi yardımıyla tespit edilebiliyor.
Altın elde etmek için okaliptüs ağaçlarına hücum etmeye ise muhtemelen gerek yok. Araştırma lideri Mel Lintern, Brisbane Times gazetesine, toplamda 500 ağacın bir altın madeninin üzerinde büyümüş olsalar bile, sadece küçük bir alyans yapılabilecek kadar altın üreteceklerini açıkladı. Bununla birlikte ağaçlardaki altın varlığı, sondajcılara toprağı rastgele delmeksizin altın damarlarını tespit etmeleri hususunda yardımcı olabilir.
Daily Mail gazetesine göre altın madeni keşifleri, son on yılda yarı yarıya azaldı ve çıkarılan altının kalitesi düştü. Okaliptüs ağaçları dikmek ise, yüzeyin metrelerce altında altın arayışı yapabilmek için çok daha çevre dostu ve uygun maliyetli bir yöntem olabilir.
Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: inhabitat.com
Etiketler:
Bilim
1 Şubat 2016 Pazartesi
Diner (1982)
"Diner", ağırlıklı olarak Amerika'da bulunan ve sonradan yer yer Avrupa'da da açılan, yol kenarlarında konumlandırılan ve çeşitli fast foodların satışa sunulduğu, Amerikan yaşam tarzının klasikleşmiş bir restoran tipidir. Barry Levinson'ın yazıp yönettiği Diner (1982) filmi de, bu tip bir diner'da yapmayı çok sevdikleri sohbetleri merkeze alarak, tanışıklıkları okul dönemine dayanan yirmili yaşlarının ortasındaki bir grup arkadaşın hikâyelerini anlatıyor. Film, Gençlik Yılları (American Graffiti, 1973), Breaking Away (1979), Kahvaltı Kulübü (The Breakfast Club, 1985) ve Ferris Bueller'la Bir Gün (Ferris Bueller's Day Off, 1986) gibi en güzel örneklerini 70'ler ve 80'lerde izlediğimiz samimi ve sıcak Amerikan gençlik filmlerinden biri. Diner (1982) filminde Kevin Bacon, Mickey Rourke, Daniel Stern, Steve Guttenberg ve Ellen Barkin gibi ünlü oyuncuların gençlik hâllerini görmek mümkün.
Filmde akvaryum, Steve Guttenberg'in canlandırdığı ve evlenme arifesinde olan Eddie karakterinin, evlilik öncesi müstakbel eşi Elyse'e meşhur "Amerikan futbolu testini" uyguladığı sahnede görülüyor. Bu, içerisinde canlı bitkilerin, dekorların ve platilerin ve/veya kılıçkuyrukların bulunduğu, klasik bir canlı doğuran akvaryumu.
Yazan: Anıl Altın
Şahsen filme verdiğim not: 7,5 / 10
Filmin künyesi: IMDB
Filmde akvaryum, Steve Guttenberg'in canlandırdığı ve evlenme arifesinde olan Eddie karakterinin, evlilik öncesi müstakbel eşi Elyse'e meşhur "Amerikan futbolu testini" uyguladığı sahnede görülüyor. Bu, içerisinde canlı bitkilerin, dekorların ve platilerin ve/veya kılıçkuyrukların bulunduğu, klasik bir canlı doğuran akvaryumu.
Yazan: Anıl Altın
Şahsen filme verdiğim not: 7,5 / 10
Filmin künyesi: IMDB
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)