5 Haziran 2015 Cuma

Akvaryum Bitki Sağlığı Rehberi

Bitkili akvaryumda mineral eksiklikleri, bitkilerin ve üzerlerindeki belirtilerin gözlemlenmesi yoluyla tespit edilebilir.

Magnezyum, azot, fosfat ve potasyum mobil besinlere; kalsiyum ve demir ise mobil olmayan besinlere örnek olarak gösterilebilir.

Mobil besinler, eksiklikten kaçınmak için bitki tarafından hareket ettirilebilirken, mobil olmayan besinlerdeki eksikliğin etkileri hemen gözlemlenebilir.

Eksiklik belirtileri:



Ek değerlendirmeler:

Karbondioksit (CO2)

CO2 eksikliğinin olası kaynağı, iyi havalandırılan bir akvaryum olabilir. Hava taşları veya yüksek yüzey akıntısı, CO2’nin dağılmasına neden olabilir.

Fazla CO2 ise zayıf aydınlatmanın (İyi aydınlatma, CO2’nin bitkiler tarafından alınmasını kolaylaştırır) veya akvaryuma aşırı CO2 zerk edilmesinin sonucu olabilir.

Taban Malzemesi Sorunları

Eğer su yüzeyinde çalkantılı hava baloncukları tespit ediliyorsa, taban malzemesi gevşek de olabilir, sıkı da. Bu ayrıca taban malzemesinin eski veya yenilenme ihtiyacı olduğunun bir işareti olabilir.

Su Sıcaklığı

Su soğuksa, bitkilerin gelişimi duracaktır ve bitkiler ölmeye başlayacaktır. Yüksek sıcaklıklarsa küçük yapraklarda ve yaprakların arasında büyük açıklıklara yol açacaktır.

Aydınlatma

Işık, fotosentez için gereklidir. Yetersiz ışık gücü veya özelliğini kaybetmiş ampuller, bitki gelişimini sekteye uğratacaktır. Böyle bir durumda bitkiler, küçük soluk yeşil yapraklarıyla birlikte zayıf bir görünüm sergiler. Işığa daha yakın olan bitkiler, daha az etkilenecektir.


Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: algone.com
İlgili makaleler: 1) Bitkili Akvaryumlarda Düşük Bitki Gelişimi Sorunu
2) Bitkili Akvaryumlarda Karbondioksitin Önemi

Fransa'da Yeni Çatılar, Bitkiler veya Güneş Panelleri ile Donatılacak


Fransa’da geçtiğimiz günlerde yürürlüğe giren bir yasa, ticari alanlarda kurulan yeni binaların çatılarının kısmen ya bitkilerle ya da güneş panelleriyle kaplanmasını zorunlu kılıyor.

Yeşil çatılar, binanın kış aylarında ısıtılması ve yaz aylarında soğutulması için gerekli enerji miktarının azaltılmasına yardımcı olan bir izolasyon etkisine sahip. Yağmur sularını tutup su akıntısı sorunlarını azaltıyorlar ve ayrıca kuşlara, bu şehir ormanında yuvalamaları için yer sağlıyorlar.

Fransız çevreci aktivistler ilk başta, yeşil çatıların tüm yeni çatıların tamamını kaplamasını zorunlu kılan bir yasanın geçmesini istediler.

Ancak kısmen kaplanan çatılar, yine de iyi bir başlangıç oldu ve hâlâ doğru yönde atılabilecek büyük bir adım var.

Bazı kişilerse, yenilenebilir enerjiyle donatmalarına yardımcı olacak şekilde iş sahiplerine güneş panelleri kurma şansı verdiğinden, yürürlüğe giren yeni yasanın esasen daha iyi olduğunu savunuyorlar.

Yeşil çatılar şu anda Almanya ve Avustralya’da ve Kanada’nın Toronto şehrinde oldukça popüler. Toronto şehrinde tüm yeni endüstriyel ve yerleşime müsait binaların yeşil çatılarla donatılmasını zorunlu kılan yasa, 2009 yılında yürürlüğe girmişti.

Yeşil Çatıların Faydaları

Yeşil çatıların beraberinde getirdiği birçok fayda vardır. İşte birkaçı:

- Yatırım fırsatlarını artıracak şekilde binalara doğal güzellik ve önemli estetik gelişim katarlar.

- Geri dönüştürülmüş malzeme kullanımıyla su geçirmez yapıların ömrünü ve daha az kullanım üzerinden ısıtma, havalandırma ve soğutma sistemlerinin ömrünü uzatarak, alanın daha verimli kullanılmasına yardımcı olurlar.

- Yağmur suyu idaresine destek sağlarlar çünkü su, toprak tarafından emilip bitkiler tarafından alınır ve sonrasında terleme ve buharlaşma yoluyla tekrar atmosfere döner. Yeşil çatılar ayrıca yağmur suyunu muhafaza edip su sıcaklığını ayarlar ve akıp giden su için doğal filtre görevi görürler. Suyun akıp gitme zamanını geciktirirler ki bu, yoğun dönemlerde kanalizasyon sistemlerinin üzerindeki baskının azalmasına neden olur.

- Yeşil çatılardaki bitkiler, havadaki kirleticileri ve diğer atmosferik birikimleri tutmada harika bir rol üstlenir. Bitkiler ayrıca zararlı gazları da filtreler.

- Yeşil çatılar, alanların genellikle sınırlı olduğu yoğun şehirlerde hobi bahçeleri, ticari alanlar ve eğlence alanları için yeni yerler oluşturur.

Fransa kesinlikle doğru yolda ama potansiyel faydaların tamamından faydalanmak amacıyla bu harika fikri benimseyen Kuzey Amerika’da ve hatta dünya genelinde olduğu gibi, inşa edilen tüm yeni binalar için bir yükümlülük getirilmeli.


Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: csglobe.com

4 Haziran 2015 Perşembe

Plastik Şişelerden Yapılma Kano, Arjantin'in Paraná Nehri'nde

Endüstri mühendisi Federico Blanc’ın, bir geri dönüştürülmüş bir kano ile Arjantin’in görkemli Paraná Nehri’nde kürek çekme hayali vardı ve bu hayal, kısa süre önce gerçekleşti. Blanc, onlarca plastik su şişesi topladı ve onları birbirine yapıştırarak bu harika mavi kanoyu oluşturdu. Basit, dayanıklı ve çevre dostu bu kano, iki kişiyi taşıyabiliyor ve açlıklarını ve susuzluklarını gidermek üzere kanoda bir de portatif soğutucu bulunuyor.

Daha önce geri dönüştürülmüş plastik şişelerden yapılma su araçları görmüştük ama Güney Amerika’daki bu güzel kano esasen, normal bir kişinin tek başına yapabileceği bir uygulamaymış gibi görünüyor. Arjantin’in Entre Ríos eyaletinin Villa Elisa bölgesinde yapılan bu çevre dostu kano, geri dönüştürülmüş plastikle neler yapılabileceğini gözler önüne seriyor ve başka projeler için ilham veriyor.


Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: inhabitat.com

Canlı Kayalarla Akvadizayn Yapmak

Canlı kayalar, deniz akvaryumlarına güzellik ve fayda katan önemli bir unsurdur. Canlı kayalarla akvadizayn yapmak, güvenli ve istikrarlı bir deniz ortamının kurulmasına katkı sağlar. Balıklar için doğal besin kaynağı olurlar, artıkların işlenmesine yardım ederler, canlı mercanlar veya dekorasyonlar için temel oluştururlar ve utangaç ya da korkmuş balıklar için saklanma yerleri sağlarlar.

Estetik açıdan "sucul manzara" algısı yaratmak için aşağıdakiler dikkate alınmalıdır:

* İlham almak için diğer akvaryumların veya doğal resif fotoğraflarına göz atın. Ne çeşit materyale ihtiyaç duyacağınızı belirlemek için inşa öncesinde kâğıt üzerinde çizimler yapın.

* Canlı kayaları; boruları, ısıtıcıyı ve diğer akvaryum malzemelerini gizleyecek şekilde, stratejik olarak yerleştirebilirsiniz.
   
* Uygun parçaları elde edebilmek için bir çekiç ve keski ve hatta matkap yardımıyla kayaların şekillerini ve büyüklüklerini değiştirebilirsiniz.

* Bakım sırasında oluşabilecek devrilme ihtimallerini ortadan kaldırın. Sabit ve kalıcı yapılar oluşturmak için kayaları birbirlerine plastik iplerle bağlayın veya uygun bir yapıştırıcıyla yapıştırın.

* Büyük ve görünümü güzel olmayan parçaları dayanak olarak kullanın; bu dayanağın üzerine ve etrafına dekoratif ve ilginç parçalar yerleştirin.

* Biyoçeşitliliği arttırmak için farklı tipte canlı kayalar kullanın.

* Dizaynınızda mercanların ve bitkilerin gelişimlerine olanak sağlayacak şekilde yeterli boşluklar bırakın.

* Bölüntüsüz parçaların akvaryumun camına dayalı olmasından kaçının. Bakım açısından, akıntının etki edebileceği boşlukların olması önemlidir.

* Balıkların, aralarında yüzmeleri veya güvenlik açısından saklanmaları için doğal görünümlü kuytu köşeler, kovuklar ve çıkıntılar yaratın. Akvadizayn yapmanın tek bir yolu olmadığını aklınızdan çıkarmayın. Yaratıcı olun ve süreçten keyif alın. Son olarak elbette ki kullanmadan önce canlı kayaların sağlıklı olduklarından emin olun.

Soru: Olabildiğince doğal bir görünüm oluşturmak için canlı kayaları nasıl yerleştirebilirim?

Cevap: Merkezde kümeleme, at nalı görünümü verme, üçgen bir bölge oluşturma ve hatta aralarında dar kanallar bulunan su altı adacıkları yaratma, canlı kayalarla akvadizayn yapmanın ideal şekilleridir. Esas düşünce, doğayı taklit etmek olmalıdır.


Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: drfostersmith.com
İlgili makale: Nano Resif Akvaryumu için Canlı Kaya Seçimi

Bitkili Akvaryumlarda Düşük Bitki Gelişimi Sorunu


Bitkili akvaryumda bitki gelişimi ile ilişkili herhangi bir sorun, çoğunlukla kolaylıkla çözülebilir. Jeremy Gay açıklıyor:

Su altında uygun gelişim göstermeleri için bitkilerin ışığa, karbondioksite ve besine ihtiyaçları vardır ve sorumlu akvaristler, tüm bu gereksinimleri karşılayabilir.

Işık

Piyasada farklı yapay ışık kaynakları bulunur: LED, T8, T5 ve metal halide. T5 de kendi içerisinde lineer T5 ve power compact T5 olarak ikiye ayrılır. Başarı elde etmek niceliğe, niteliğe ve aydınlatma süresine bağlı olsa da tüm bu lambalar, bitki bakımı için kullanılabilir.

Nicelik, gün ışığının yoğunluğu veya konsantrasyonu anlamındadır. Nitelik, bitki yüzeyine ulaşan renk veya dalga boyu anlamındadır. Aydınlatma süresi veya fotoperiyot ise bitkinin gün ışığına maruz kalma süresinin miktarıdır.

Işık niceliği için isabetli şekilde öneride bulunmak zordur ve bir ışıkölçer ile profesyonel olarak test yapılabilir. Normal akvaristler ise çoğunlukla, T8’in uzunluğuna göre en az parlak floresan olduğu ve T5’in T8’den iki kat parlak olduğu ama üreticiden üreticiye göre değişiklik gösterdiği gibi temel kurallarla hareket ederler.

Power compact T5, uzunluğuna göre çokça ışık verir ama ışığı dağıtma konusunda, bir yansıtıcıyla birlikte kullanılan lineer T5 kadar etkili değildir. Metal halide lamba ise derin suya etki edecektir ama akvaryumun yüksekliği en az 90 cm. değilse, bitkiler için bu tip bir lamba gerekli değildir.

Eğer aydınlatma konusunda bir şüpheniz varsa, yansıtıcılı T5 kullanın. Birçok bitki türü için yeterli olacak şekilde, akvaryum uzunluğunda iki lamba edinin. Yansıtıcılı dört adet T5, yüksek ışık kaynağı olarak görülür.

Diğer bir yöntem ise, litre başına watt kullanımıdır: Litreye 0,5 watt, birçok bitki için uygundur ve litreye 1 watt, yüksek ışık olarak düşünülür. Bununla birlikte, düşük watt değerine sahip ama çok yüksek ışık veren LED’ler için bu yöntem geçerli değildir.

Renk sıcaklığı açısından 2.000 ila 10.000 K arasında seçim yapın. Bu değer çoğunlukla lambanın kutusunun üzerinde belirtilmiş olacaktır ve eğer renkler bir grafik üzerinde gösterilmişse, kırmızı, turuncu, sarı veya yeşil rengi yayan bir ışık alabilirsiniz. Mavi, 14.000 K ve üzeri yüksek renk sıcaklığındadır ve sadece algler için kullanılabilir.

Aydınlatma süresi de değişiklik gösterebilir. Çok az aydınlatma yapılan ortamda bitkiler gelişmez ve çok fazla aydınlatmada bitkilerin ihtiyaç duyduğu miktarın üzerine çıkılır ve ışığı algler kullanmaya başlar. Tropikal bitkilerin ihtiyaçlarını anlamak için, doğal habitatlarına bakmalısınız.

Baktığımız bitkiler Güney Amerika, Afrika ve Uzak Doğu’daki sıcak ve güneşli alanlarda bulunur.

Bu bölgelerde gün ışığının etki ettiği tam bir gündüz, 12 ila 14 saat sürmektedir, dolayısıyla 14 saat kesin sınırdır. Ancak gün ışığı daima etki göstermez; gökyüzü bulutlu olabilir, yağmur yağabilir veya ağaçlar gölge yapabilir.

Genel olarak 6 ila 12 saatlik aydınlatma iyidir. Eğer alg sorununuz varsa, aydınlatmayı günde 6 saate düşürün ama bitkilerinizin gelişimi üst seviyedeyse, onlara 10 ila 12 saat aydınlatma sunun.

Karbondioksit

Normal bir akvaryum suyunda bitkilerin ideal gelişimleri için gerekli olandan daha az CO2 bulunması nedeniyle bu temel element, bitkilere gerçekten yardımcı olacaktır. Karbon, bitkilerin yapılarını inşa etmesine katkı sağlar; suya karbondioksit eklediğinizde, bitkileriniz daha iyi gelişecektir.

Glossostigma elatinoides veya Hemianthus callitrichoides 'Cuba' gibi bazı zor bitkiler eğer su altında bakılacaklarsa, parlak ışığa ve bir miktar karbondioksite ihtiyaç vardır. Doğada ise bitkiler çoğunlukla su yüzeyinin üzerine çıkıp havadan karbondioksit alabilmektedir.

Akvaryumda su altında gelişen bitkiler için olumsuz taraf, bizim arzu edilir bulduğumuz su altındaki yapraklarını dökecek ve bunun yerine sadece su yüzeyine ulaşmaya çalışacak olmalarıdır. Bunu önlemek için suda ihtiyaç duydukları tüm ışığı, karbondioksiti ve besinleri onlara sunmalıyız.

Karbon, birkaç farklı biçimde bulunur ve bunların hepsi etkili olabilir. Karbondioksit tüpü veya mayalı sistem üzerinden gaz olarak akvaryuma eklenebilir.

Genel olarak tüplü sistemler daha pahalı bir seçenektir ama suya ölçülü bir gaz miktarının verilmesini kontrol etme olanağı tanırlar. Ayarlanabilirler, kapatılabilirler ve gaz, farklı tipte difüzörler aracılığıyla verilebilir.

Mayalı sistemler daha az maliyetlidir. Suya maya ve şeker eklenir ve bunlar CO2 üretir. Sonrasında CO2, bir hortum ve difüzör aracılığıyla akvaryuma verilir. Bu şekilde gaz, doğru şekilde kontrol edilemez veya kesilemez ama yeni başlayanlar için yeterli olacaktır. Kaç baloncuğun üretileceği ve ne kadar uzun süreli olacağı belli olmadığından, yüksek CO2 seviyesine ihtiyaç duymayan dayanıklı bitkiler için daha etkilidir. Mayalı sistem yerine, pahalı olmayan sprey gaz tüpleri de kullanılabilir.

Akvaryumcularda sıvı karbon da bulunabilmektedir ve bunun sadece gelişime yardımcı olmadığı, aynı zamanda alg kontrolünü sağladığı da kanıtlanmıştır. Günlük doz uygulandığında, çok zor bitkiler için bile farklı biçimde karbondioksit ilavesine gerek duyulmayacaktır.

Besinler

Bitkilere besin vermek, artık sadece sıvı formda ve haftalık bazda demir ilavesi olarak görülmemektedir. Artık birçok üretici, bitkilerin bir hafta beklemek yerine ihtiyaçlarını günlük olarak karşılayabileceği şekilde günlük kullanılması gereken gübreler üretmektedir.

Bor, bakır, demir, manganez, molibden ve çinko gibi eser elementler dâhil olmak üzere günlük gübre ilaveleri, bitkilerinize güçlü biçimde yardımcı olacaktır ve eğer düzenli olarak su değişimi yapmıyorsanız veya Ters Osmoz su kullanıyorsanız, suyunuz bitkiler için besinsiz kalabilir.

Hızlı gelişmelerine yardımcı olacak besinler için açlık çeken çokça sağlıklı bitkiye sahip olduğunuzda, nitrat, potasyum ve fosfat ilavesi bile yapabilirsiniz. Ancak eğer nitrat ve fosfatı fazla verirseniz, alg patlamasına neden olabilirsiniz. Dolayısıyla bitkilere gübre verme konusunda, sizin için doğru dozu hesaplayabilecek bir uzmanla konuşmalı veya bir akvaryumcudan, kullanımı kolay bir şişe içerisinde tüm eser ve makro elementleri satın alıp kullanmalısınız.

Bitkilerde besin eksikliğinin kesin bir işareti, yaprakların incelmesi ve sararmasıdır. Hatta bazı uzmanlar, (pembe varyetesinin olmasına rağmen) Hygrophila polysperma gibi bitkilerin yapraklarında görülen pembe tonların da besin eksikliğinin işareti olduğuna inanmaktadır.


Diğer Nedenler


Akvaryumculardan bitki alırken çok dikkatli olmalısınız çünkü buralarda satılan tüm bitkiler sucul olmayabilir. Eğer kalın gövdeli veya alacalı bitkilere rastlarsanız, bunların sucul olup olmadıklarını sorun ve sadece gerçek sucul bitkiler aradığınızı belirtin. Uygun miktarda ışık, CO2 veya besin olsa da saksı bitkisi olan bir bitkiye başarıyla bakmanız mümkün değildir.

Bakım zorluğu türden türe göre değişiklik gösterir ve bazı türleri büyütmek, diğerlerine göre çok daha kolaydır. Eğer bitkili akvaryuma yeni başlayan biriyseniz ve gözle görülebilir bir başarı istiyorsanız, Vallisneria (Saz) türleri, Hygrophila türleri, Yeşil Cabomba, kolay Echinodorus türleri, Java Fern, Anubias türleri ve Bacopa türleri sizin için uygundur. Rotala, Glossostigma, Riccia ve Hemianthus türleri ve Kırmızı Myriophyllum, bakımı zor olan bitkiler arasındadır.

Bazı filtrasyon yöntemleri, bitkiler için ideal değildir. Taban filtreleri, tabanda çok fazla hava akımına neden olur ve bu şekilde zaman içerisinde bitkiler çoğunlukla ölmeye başlar. Hava taşları ve difüzörler de CO2 seviyesini azaltır ve besinleri okside eder, dolayısıyla bitki gelişimini olumsuz şekilde etkiler.

Birçok tropikal balık ve soğuk su balığı (Örn. Japon balıkları) bitkileri yiyecektir. Balıkların bitkilerin yapraklarını yediğine, yapraklar üzerinde delikler bulunduğuna veya yüzeyde, kopmuş yaprak parçalarının bulunduğuna şahit olabilirsiniz. Kazı yapan balıklar da bitkileri sürekli kökleyecekler ve bitki düzenini bozacaktır; büyük balıklar ise yiyecek ararlarken bitkileri kaldırıp atacaktır. Bu nedenlerden dolayı, bakmak istediğiniz balıkların bitkilerle uyumlu olduğundan emin olmalısınız.


Çevirmen: Anıl Altın
Kaynak: Pratik Balık Bakımı (Practical Fishkeeping) dergisi, Ağustos 2008 sayısı
İlgili makaleler: 1) Bitkili Akvaryumlarda Karbondioksitin Önemi
2) Azoo Sıvı Bitki Hormonları